Avrupa Konseyi tarafından 2011 yılında imzaya açılan, “Kadına Yönelik Şiddet
ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesi”, İstanbul'da imzaya açılması nedeniyle kamuoyunda “İstanbul
Sözleşmesi” olarak bilinmektedir. Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan ülkedir.
Sözleşme 2014 yılında yürürlüğe girmiş, özellikle 2020 yılında da kamuoyunun
gündemine farklı ideolojik tartışmalarla gelmiş ve 2020 Temmuz- Ağustos aylarında çok fazla tartışılmıştır. Konunun bir tarafında, sözleşmenin aile kurumuna zarar verdiği ve eşcinselliği tanıyarak toplumun ahlaki yapısını bozduğu
görüşüne sahip ve Türkiye'nin sözleşmeden çıkmasını isteyen muhafazakâr
kesimler bulunmaktadır. Bir diğer tarafında ise, sözleşmenin kadına şiddet konusunda ağır yaptırımlar getiren en kapsamlı metin olarak mutlaka korunması
gerektiğini düşünen ve kadının insan haklarını temel alan feminist kesimler
bulunmaktadır. Bu kesimlerin farklı tezleri, mevcut dönemde basının da temel gündemlerinden biri haline gelmiştir. Çalışma, bu konudan hareketle
Teun A. Van Dijk’in eleştirel söylem analizi yönteminden yola çıkarak yazılı
basın verileri ile sözleşme özelindeki muhafazakâr ve ideolojik söylemsel bağlamları değerlendirmektedir. Çalışmanın örnekleminde, ana akım medya
odağı olarak Hürriyet; muhalif sol gazeteler olarak Cumhuriyet, Duvar, T24 ve muhafazakâr gazeteler olarak ise Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerindeki haber verileri kullanılmaktadır.
İstanbul Sözleşmesi Feminizm Muhafazakarlık Eleştirel Söylem Analizi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 16 Sayı: 35 |