Cumhuriyet, dar anlamıyla soya dayalı olmayan, siyasal iktidarın halkın iradesiyle meşruluk kazandığı yönetim biçimini ifade etmektedir. Bu dar tanım, cumhuriyetin demokrasiyle ilişkili olarak değerlendirilmesine neden olmakta; anti-demokratik cumhuriyet rejimleri yüzünden günlük dilde değersizleştirilmesine, muğlak bir hal almasına yol açmaktadır. Oysa cumhuriyet, geniş anlamda özellikle Aristo’nun iyi yaşamın ancak politik bir topluluk içerisinde gerçekleşebileceği tezine dayanan, res private/özel alan- res publica/kamusal alan ilişkisi üzerinden yurttaşlık, erdem, yasa, özgürlük, politik katılım, ortak iyi gibi ilkelerin tartışıldığı ve zamanın ruhuna göre yorumlandığı, cumhuriyetçilik adı verilen felsefi ve politik bir geleneğe yaslanmaktadır. Günümüzde cumhuriyetçi düşünürler, liberal düşüncenin soyut, atomize birey ve negatif özgürlük anlayışının yurttaşı res privatenin sınırları içerisine hapsettiğini, res publicanın gerektirdiği ortak iyi anlayışından ve kamusal yaşamdan uzaklaştırdığı tezini ileri sürmektedirler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 21 |