Tüm sınıflı toplumlarda farklı biçimlerde görünürlük kazanmış olsa da, yöneten-yönetilen ilişkisi, artığa el koyan ve üreten ilişkisi temelinde yapılanmakta ve somutlaşmaktadır. Eski Yunan polisinde ve feodalitede, bu örtüşme doğrudan doğruya gerçekleşmiştir. Kapitalizmde ise, tanımlı siyasal alan kapsamında yöneten-yönetilen ilişkisi hem kurumsal siyaset hem de tabanı genişletişmiş sivil toplum eksenli siyaset bakımından, artığa el koyma-üretme ilişkisinden özerk olarak yapılandırılmıştır. Bu siyaset hali veri olarak alındığında, kapitalist toplumdaki iktidar ilişkisi ya yurttaşlık ya da kimlik ekseninde görünürlük kazanmıştır. Oysaki kapitalizmde iktidar ilişkisi, üretim temelinde, artığa el koyma-üretme bakımından somutluğu işyeri-piyasada; dolaşım ekseninde ise işyeri-devlet zemininde oluşmaktadır. Buna karşılık, kapitalizmde siyasallık yurttaş-kimlik temelinde sınırlandırıldığından, iktidar ilişkisinin temel olarak üretildiği zemin bir siyasal hal olarak değil; üretim araçlarını kontrol eden ve kamu hizmetini yürüten yöneticilerin taraf olduğu teknik bir sürece indirgenmektedir. Bu yazıda, kapitalist toplumda yöneten konumunun artığa el koyma ile yönetilen konumunun söylemsel yanılsamacılığından hareketle üreten temelindeki ilişkisi ortaya konulmaya çalışılarak, kapitalizmde siyasetin bir yandan özgün yapılandırılması diğer yandan ise üretim temelinde oluşumsallığı tartışılmış olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 17 |