SSCB’nin yıkılışından sonra ana mirasçısı Rusya Federasyonu, birçok sorunla karşı karşıya kaldı.
Çeçenistan Savaşı, özerk cumhuriyetlerin bağımsızlık talebi, ekonomik kriz, Boris Yeltsin başkanlığındaki
Rusya’nın uğraşmak zorunda kaldığı başlıca sorunlardı. İç sorunlar, Rusya’nın uluslararası arenadaki
konumunu da zayıflattı. Ancak 2000’li yılların başında Rusya’daki iktidar değişimi ve enerji fiyatlarının
artışı, Rusya’da köklü değişikliklere yol açtı. Vladimir Putin’in izlediği merkeziyetçi politika iç sorunları
nispeten çözerken, enerji kaynaklarından elde edilen gelirler sayesinde de iç ve dış borçlar kapatıldı. Bunun
neticesinde Kremlin daha aktif bir dış politika izlemeye başladı. Bu süreçte Moskova, Batı ile de bir sorun
yaşamadı, hatta uluslararası terörizm ile mücadele gibi konularda taraflar arasında işbirliği dahi geliştirildi.
Ancak Batı’nın Rusya’nın “arka bahçe” olarak gördüğü eski Sovyet coğrafyasındaki renkli devrimleri
desteklemesi, NATO ve AB’nin genişlemeye devam etmesi ve Rusya’nın Orta Doğu’daki çıkarlarına zarar
veren Arap Baharı’nın yaşanması, Rusya’nın dış politikada radikal kararlar almasına yol açtı. Kırım’ın ilhakı
ile Suriye’ye düzenlenen askerî operasyonu bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Bu makalede
Rusya’nın 21. yüzyılın başındaki siyasî ve idarî yapısı ele alınacak, iç ve dış politikası değerlendirilecektir.
SSCB Rusya Federasyonu Özerk Cumhuriyetler Merkeziyetçi Politika Kırım Suriye
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 3 Sayı: 2 |