The act of swearing an oath using the name or attributes of God or his holy values to
reinforce a word or behavior, to increase credibility and reliability, or to call on God as a
witness to action taken or planned, is an accepted method that can be applied in various situations in Islam, as in many other religions and civilizations. However, taking an oath
frequently is not considered acceptable, and breaking an oath is considered a major sin. In
Turkish history, taking an oath is seen as an important phenomenon both in pre-Islamic Old
Turkish customs and after the acceptance of Islam. In this regard, the Anatolian Seljuk
sultans took oral oaths for their interlocutors and wrote oath letters such as saugand-nāma
and ahd-nāma in order to demonstrate the reliability of their words and behaviors in various
cases such as alliance, friendship, forgiveness and trust. Considering that taking an oath is a
religious commitment, these actions can also be considered a matter of faith and religious
responsibility, which allows us to obtain information about the inner religious worlds of the
Anatolian Seljuk sultans. The fact that an interlocutor would demand an oath from the allpowerful sultan, who had worldly authority second only to the Creator, reveals its
importance since there was no valid assurance other than the oath. In this study, examples
determined from the sources on how, for whom, and in what circumstances the Anatolian
Seljuk sultans took oaths will be examined.
Bir kimsenin bir söz veya davranışını pekiştirmek, inandırıcılığını ve güvenilirliğini arttırmak amacıyla inandığı Tanrı ya da kutsal değerlerinin ad ve sıfatlarını kullanıp bunun yanında yaptığı ya da yapacağı eylem hakkında onları şahit göstermesi olan yemin eylemi dünyanın pek çok din ve medeniyetinde olduğu gibi İslâmiyet'te de muhtelif durumlarda başvurulabilir bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte sık yemin edilmesi doğru görülmeyip yeminin bozulması da büyük bir günah sayılmaktadır. Türk tarihi içinde de yemin eylemi hem İslâm öncesi Eski Türk âdetlerinde hem de İslâmiyet'i kabul sonrasında önemli bir olgu olarak görülmektedir. Bu doğrultuda Türkiye Selçuklu devletinde de sultanlar, çeşitli hadiselerde söz ve davranışlarının doğruluğunu göstermek amacıyla muhataplarına karşı sözlü yeminlerde bulunup yazılı olarak da sevgend-nâme, ahid-nâme gibi yemin mektupları yazmışlardır. İttifak, dostluk kurmak, af ve emân vermek gibi çeşitli durum ve talepler üzerine yemin ettikleri görülen Türkiye Selçuklu sultanlarının bu eylemleri, yemin etmenin dinî bir mükellefiyet olduğu düşünüldüğünde bir inanç meselesi ve önemli bir dinî sorumluluk olarak da değerlendirilebilir ve bu hususiyet de Türkiye Selçuklu sultanlarının iç ve inanç dünyaları hakkında da bilgi edinmemizi sağlar. Ayrıca yaratıcıdan başka üzerlerinde bir güç bulunmayan dünyevî otoritenin sahibi sultanlara karşı muhataplarının da elde etmek ya da korumak istedikleri şeyler hakkında onlardan yemin almak dışında geçerli bir güvenceleri olmadığı görüldüğünde sultanların yeminlerinin önemi daha da anlaşılmaktadır. Bu düşüncelerden hareketle bu çalışmada Türkiye Selçuklu sultanlarının hangi durumlarda, nasıl ve kimlere karşı yemin ettikleri üzerinde kaynaklarda tespit edilen örnekler tetkik edilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Genel Türk Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 2 |