İnsan, varoluşundan beri gözleri ile gördüğü dünyayı olduğu gibi kabul etmişken, zamanla gördüğünün
ötesinde bir dünyanın var olması gerektiğini tasavvur etmeye başlamıştır. Günümüzden 10.000 yıl önce sona
eren “Paleolitik Çağ” insanları mağara duvarlarına av hayvanlarının resimlerini çizerken gördükleri ve
yaşadıkları dünyayı yansıtıyordu. Fakat yaklaşık 6000 yıl sonra Mezopotamya’da yaşayan insanlar, kil
tabletlerde dünyanın nasıl oluştuğunu ya da kendilerinin nası l var olduğunu anlatmaya çalışmaktaydı.
Mezopotamya kökenli mitoslardan anladığımız kadarıyla büyük gizeme sahip insanın ve evrenin
varoluşunun kaynağı tanrılara dayandırılmıştır. Mezopotamya toplumları bugünkü anlamda bir düşünme
sistematiği, bir diğer deyişle “felsefe” geliştirmeyi başaramamış olmalarına rağmen nesnel ve somut
verilerden, yani yaşadıkları dünyanın sunduğu görüntüden yola çıkarak kendilerine bir evren algı layışı
geliştirmiştir. Bu çalışma, Mezopotamya’da yaşayan insanların kendilerinden sonraki toplumlara bıraktıkları
en önemli maddi kültür unsuru olan mi toslardan yola çıkarak onların evren algılayışlarını açıklayarak
bunun sonraki dönemdeki metafiziksel kozmoloji anlayışına olan etkisini ortaya koymayı amaçlamıştır.
Bölüm | Makaleler - Articles |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |