Yazın, bilimlerin yaptığı gibi yaşamı doğrudan ele alıp dile getirmek yerine, hayal gücünün yardımıyla onu
yeniden kurgular ve insanı yaşama dair çelişkiler ve sorunlarla yüzleştirir. Bu yönüyle, yazının, sorgulatıcı,
eleştiriye yöneltici, değiştirici ve dönüştürücü işlevler yüklendiğinin altını çizmek gerekir. Bu süreçte yazın,
elbette, birçok bilimle, özellikle sosyal bilimlerle ilişki içerisine girer; insanın farklı boyutlarını görme
konusunda onlardan yararlanır. Eğitimin amacı, bilim insanları aracılığıyla akademik bilgilerin ve mesleki becerilerin kazandırılması yanı sıra
toplumsal sorumluluğu ve çağdaş etik tutumları benimseyen, entelektüel bilgi ve beceriyle donanmış üretken
bireyler yetiştirmektir. Bu bağlamda, bilim insanları ve hatta sanatçılar toplumsal gelişme ve değişimde öncü
roller üstlenmek zorundadırlar. Benzer tutumla bir çok yazar ‘eğitim iklimi ve bu na bağlı bilim insanlarının
tutumunu’ yapıtlarına konu olarak yansıtmışlar ve toplumun bu konuda duyarlı olabilmesi için sorumluluk
üstlenmiştir. Örneğin, Heinrich Mann ‘Professör Unrat’, Bertolt Brecht, Galileo Galilei, Friedrich Durrenmatt
‘Fizikçiler’ ve Heiner Kipphardt ‘Oppenheimer Olayı’ gibi yapıtlarında okura, kural koyucuların eğitim ve bilim
insanlarını etkileme çabaları karşısında alan temsilcilerinin bilimsel ve toplumsal sorumluluk anlayışı eleştirel
gözle aktarmışlardır. Bu çalışma, bilimle diyalektik ilişki içerisinde olan ve bilimin nesnelci tutumu karşısında hayal gücüne yönelen
yazın (edebiyatın) eğitim içerisindeki sorgulatıcı işlevlerine odaklanmayı, özellikle otoriter tutumdan demokratik
tutuma geçişte yüklendiği işlevleri farklı figürlerin yaşamını irdeleyen seçili edebi yapıtlar yoluyla analiz etmeyi
amaçlamaktadır.
Bölüm | Makaleler - Articles |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |