Bir toplumun ayakta kalabilmesi, bir arada yaşayabilmesi açısından asgari müştereklerde buluşulan bir toplumsal bellek anlayışına ne denli ihtiyaç duyulmaktaysa, belli akım ve/veya kişilerin kafalarında uslamladıkları varsayımsal bir toplumsal belleği kitlelere dayatması da o denli kaçınılması gereken arayış‐lardandır. Toplumsal bellek, o toplumun tüm üyelerini gönüldaşlık‐duygudaşlık zinciriyle birbirine bağladığında ya da karar alma süreçlerinde halkın önüne sunulacak farklı ama yapıcı tezleri derleyip toparladığında faydalıdır. Yapısı gereği toplum mühendisliğinin üzerinde gerçekleştiği tarihin‐siyasal eylemin mücadele alanı olan toplumsal bellekte girişilecek lüzumsuz “tek‐tipleşme/tek‐tipleştirme”, sadece verili toplumu; gelenekler‐adetler‐inançlar‐duygular dolayımıyla köleleştirmeye yarayacaktır. Bu yazıda modernitenin Çifte Devrimler Çağı ile beraber tüm dünyaya yaydığı, “Devlet/ulus‐devlet/millet/milliyetçilik/ben‐öteki” kavramları, yeni bir yapıbozumu girişiminin eşiğinde irdelenmeye çalışılacaktır.
Modernite Ulus‐devlet Devlet Millet Toplumsal Bellek Kimlik Toplumsal Bilinçaltı Kültür
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 6 Sayı: 24 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi