Ahlâkî değerlerin kaynağı ve bağlayıcılığı sorunu ahlâk felsefesinin en temel sorunlarından birisidir ve konuya ilişkin olarak da felsefe tarihinde çok farklı görüşler dile getirilmiştir. Biz bu makalemizde, bu bağlamda din/tanrı ahlâk ilişkisini tartışmaktayız. Makalede, önce, ahlâkın kaynağını dinde görenler ile bu görüşe karşı çıkanların temel tezleri eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulmakta ve ardından da ilk ikisine nazaran daha ılımlı ve olumlu bir üçüncü yol önerilmektedir. Ahlâk felsefesinin en temel sorunlarından birisinin ahlâkî normların ontolojik kaynağının ve epistemolojik değerinin ne olduğu sorunu olsa gerektir. Daha açık bir ifadeyle, ahlâk felsefesine ilişkin en temel tartışma sanırız, ahlâkî değerlerin kaynağının ne olduğu/olması gerektiği ve ahlâk kurallarının bağlayıcılığının nerden geldiği/gelmesi gerektiği sorunudur. Söz konusu sorun Aristotales’ten I. Kant’a, Epikür’den D. Hume’a, J. S. Mill’den G. E. Moore’a kadar geniş bir filozoflar dizgesinin ilgisini çekmiş, dolayısıyla farklı felsefecilerin gözünde farklı değerlendirmelere konu olmuştur. Örneğin, ahlâkı Aristotales akılla, Moore ve Bergson sezgi ile, Epiküros ve Kireneler hazla, Hume tutku ile J. S. Mill de fayda ile temellendirmeye çalışırken batı dün‐yasında Kant ve Kantçı gelenekten gelen Rashdall, Newman, Taylor ve Sorley gibi felsefeciler, J. Calvin, Gordon Clark ve Paul Tillich gibi teologlar ve İslam felsefe ve kelam geleneğinde de Gazzali ve Eş’arî gibi kelamcı‐filozoflar genelde din, özelde ise Tanrı düşünesi ile temellendirme yoluna gitmişlerdir. İşte biz bu makalemizde, diğer yaklaşımları çalışmamızın ilgi alanı dışında tutarak, dinî inancı ahlâkın temeli olarak ele alacak ve din ile ahlâk arasında ne tür bir ilişkinin olduğu ve dinin ahlâka ne tür ve ne ölçüde bir temel teşkil ettiği sorununu tartışma konusu edineceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 5 Sayı: 19-20 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi