Türkiye’de imparatorluktan ulus‐devlete geçiş sürecinde geleneksel değerlerin kaldırılması toplumun/bireylerin değerler dünyasında boşluklar yaratmıştır. Bu boşluğu doldurmak üzere icat edilmiş olan “modern” değerler boşluğu doldurmak yerine daha da derinleştirmiştir. Bu makalenin amacı, Osmanlıdan Cumhuriyet’e geçişte bireylerin anlam dünyalarında oluşan boşluğu doldurmak için yardıma çağrılan tarih, din ve milliyetçilik anlayışının eleştirel analizini yapmaktır.
Osmanlı imparatorluğundan cumhuriyet Türkiye’sine geçişte, asıl dönüşüm çok etnikli ve çok dinli bir imparatorluktan “laik” ve tekçi ulus‐devlete geçiş alanında yaşanmıştır. İmparatorluktan ulus‐devlete geçiş, ulus‐devletin öznesi olan ulusun, kimlerden oluşacağı, hangi araçlar vasıtasıyla inşa edileceği, dinin ulus inşasında yerinin olup/olmayacağı sorularını beraberinde getirmiştir. Modernist bir proje olarak ulus‐devletler, belli bir etnik kor üzerine inşa edilir ve geçmişin yeniden yorumlanması, kahramanlıklar, semboller ve mitler üretilmesi üzerine kurulur.1 Milliyetçi entelijensiyanın söylediğinin aksine, milletler milli bir uyanışın sonucu değildir, ya da Gellner’in deyimiyle, “milliyetçilik, milletlerin kendi öz‐bilinçlerine uyanma süreci değildir; ulusların var olmadığı yerde onları icat eder.”2 Milleti milliyetçilerin inşası olarak gören modernist kuramcıların tamamı toplumsal, iktisadi ve teknolojik dönüşümlerin ulus‐devlet ve ulusu tarih sahnesine çıkardığını, tarihin her döneminde millet ve milliyetler‐den söz edilemeyeceğini savunurlar. Millet, “Belirli bir toprak parçası ya da yurtta yaşayan, ayrı bir ortak dili ve kültürü olan az ya da çok kurumsal olarak olgunlaşmış, tarihsel bir cemaat”3 olarak tanımlanırsa, milletlerden söz edebilmek için gerekli olan homojen bir kültür, tek bir dil ve kurumsal olgunlaşmanın sağlanabilmesi gereklidir. Ülkenin tamamındaki insanlara ortak bir eğitim, standart haberler verilmesi ve ortak bilinç yaratılması için gerekli olan teknolojik olanakların ancak modern çağda elverişli hale geldiğini görülür. Diğer bir deyiş‐le, millet verili, ezel/ebed bir kavram olmadığından, milliyetçilerin bir inşası olduğundan, milletin oluşturulması için teknolojik olanakların varlığı merkezi önemdedir. Çünkü millet yukarıdaki tanımlamada da belirtildiği gibi, ortak dil, kültür ve bilincin olduğu tarihsel cemaattir. Bu bağlamıyla, modernist kuramcılar milletlerin, inşası, icadı, muhayyelliği üzerinde dururlar.
Kemalizm Cumhuriyet Modernleşmesi Din Tarih Etnisite Milliyetçilik millet inşaası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 5 Sayı: 18 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi