Değişen dünyada, başka yerlerde olduğu gibi Orta Doğu ve Yakın Doğu’da da milliyetçiliğin yerel biçimlerinin, kültürde ve kültür tarihinde kökenleri vardır. Bölgede, Arap ve Türk olmak üzere başlıca iki kültür alanı mevcuttur. Birbirlerinden temel örüntülerden ziyade büyük ölçüde dilde farklılaşan bu ikisi, bir zamanlar halifelik şemsiyesi altında gevşek bir şekilde birleşmişti. Fakat özellikle I. Dünya Savaşı sonrasındaki siyasî olaylar, onları gittikçe artan bir şekilde ayrılmaya götürmüştü. Ayrı Arap ulusları, İsrail’in kuruluşundan sonra iyice ateşlenen milliyetçi özlem ve amaçlarının kendi oynak türünü geliştirmek üzere, kendi ayrı yollarına gitmişti. Fakat Türkler, kendi toplumsal ve milliyetçi devrimlerini bir derece daha erken geçirmişti. Türkiye, İslam dünyasıyla tarihî bağlarına gittikçe artan bir kayıtsızlıkla, kendisini bütünüyle özerk bir ulus‐kültür olarak düşünmeye başlamıştı. Türklerin özgüven arayışını, bir tür özel temel sağlayan Kemal Atatürk beslemişti.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Çevirmenler |
Celalettin Güngör Bu kişi benim |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 5 Sayı: 18 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi