Bu çalışmanın konusu, Mannheim’ın bilgi sosyolojisi anlayışına binaen oluşturulmuştur. Buna göre, toplumsal sınıflar sosyal tabakada bulundukları yere göre düşüncelerini belirlemektedirler. Bu itibarla, burjuva iktidara aday iken ütopik düşünce, iktidara geldikten sonra iktidarını meşrulaştırmak adına ideolojik düşünce geliştirmiştir. İktidarını Fransız Devrim’i sonrası kaybeden aristokrasi ise, kaybettiği iktidarın kendisinde olması gerektiğini savunmak adına muhafazakâr düşünceyi geliştirmiştir. Neticede, Fransız Devrimi sonrası, sosyal tabakalaşmada var olan sınıfların yerleri değişmiş ve bu değişmeye göre, sınıfların düşüncelerinin üslubu da değişmiştir.
Bilim, insanoğlunun yaşadığı evreni, dünyayı, toplumu ve kendini tanıma, açıklama, anlamlandırma ve değiştirme çabasının ürünüdür. Tıpkı din, sanat, mitoloji, ideoloji ve ütopya gibi. Toplumu, sosyal grup ve sınıflardan ve iktidar ilişkilerinden soyutlamak mümkün değildir. İnsan düşüncesinin bir ürünü olan bu düşünsel üretimleri de iktidar çekişmesinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu çalışmada pozitivist sosyolojinin nasıl bir ideoloji olarak tesis edildiğini anlamaya çalışacağız.
Aydınlanma felsefesi muhafazakâr düşünce pozitivizm burjuva aristokrasi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 3 Sayı: 12 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi