Aydınlanma düşünürü ünlü filozof Immanuel Kant “Sapere aude, bilme cesareti göster: bu Aydınlanma'nın düsturudur” diye yazmıştı. Goethe ise ünlü eseri Faust'ta Wagner'e Aydınlanma'nın bu düsturunu biraz da ironiyle karışık tekrarlatıyordu: "Çok şey biliyorum ama herşeyi bilmeliyim." Hem Kant'a hem de Wagner'e göre, özgür iradelerine sahip, eşit bireyler başkalarının rehberliğine ihtiyaç duymaksızın "Akıl”larıyla her şeyi sorgulayabilir ve tasarlayabilirlerdi. Onlar dogma ve önyargılara, yani geleneğe, “bütün insanlıkta ortak” olduğu kabul edilen kendi akıllarıyla karşı çıkabilirlerdi. Bu, aynı zamanda Kant'ın söylediği gibi, Aydınlanma düşüncesinin de temel düsturuydu.
Muhafazakar düşünce varoluşunu, reddettiği Aydınlanma düşüncesine borçludur. Çünkü muhafazakârlık bir tepkiden doğmuştur: Aydınlanmacı “Akıl”a tepkiden. Muhafazakârlık, Aydınlanmacı "Akıl”a karşı "dogma" ve "önyargı"nın, yani "gelenek"in müdafaasıdır. Bu yüzden muhafazakârlığın ayırıcı özelliği, Aydınlanma “Akıl”ının savaş açtığı "dogma" ve "ön yargı”lara yani "gelenek"e vurgudur. Bu vurguyu anlamaksızın muhafazakâr düşünceyi anlayamayız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2004 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2004 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi