Kavramlar dünyası dar, karanlık labirentlere benzer: Yolunuzu kaybetmemek için topoğrafik bir haritaya veya bu dünyayı iyi tanıyan bir rehbere ihtiyacınız var. Üzerine bastığınız zemin çökebilir; tavan üzerinize düşebilir, yolunuzu her an kaybedebilir ve ışığı hayal ederken pes edip geri dönebilirsiniz. Bir Tanrı önündeymiş gibi boyun eğmeniz, uluhiyetine ve ubudiyetine teslim olmanız, bir derviş gibi zikrederek mistik bir bağ ile bağlanmanız gereken kavramların kutsal kitapları, bu kitapların tefsirleri ve havarileri bulunur. Size kimliğinizi, dininizi, diyanetinizi veren, ötekilerden farklarınızı gösteren kavramlar kutsaldır. Elbette bu kadar kutsalın olduğu yerde bir kilisenin ve bu kilisenin büyük azizlerinin olması gerekir. Fetva veren, aforoz eden ve kavramlara göre kimin mü'min, kimin münafık olduğunu tayin eden azizler olmadan bu düzen işlemez.
Düşüncenin kısır ve zahmetsiz olduğu yerde düşünce adamı olarak hüküm sürenlerin, kullandıkları kavramlara ve kendilerine bir kutsiyet halesi yaratarak kerameti kendinde menkul fetvalar vermeleri doğal değil mi?
Hâlbuki bir fizikçinin elindeki pergele, cetvele kutsiyet atfetmesi ne kadar saçma ise, topluma dair hüküm verenlerin kavramlara kutsiyet yüklemesi ve bu kutsallar üzerinde bir dünya inşa etmeye girişmesi o kadar saçma olmalıdır. Konumuz, bir harfini bile değiştirdiğimiz zaman dinden çıkacağımız nasslar değil; bize ve hayata dair; üstelik bizim yarattığımız, bizim anlamlar yüklediğimiz kelimeler. Kavramlar bize yol göstermek, bulunduğumuz yeri tayin etmek, baktığımız yerdekileri görebilmek ve tasnif edebilmek için vardır; içine girdiğimiz zaman kaybolduğumuz bir dünyada yaşıyor iseler, aklımızı çelmek, tuzaklar kurmakla meşgul iseler alet çantamızı boşaltıp yükümüzü hafifletmekten başka çaremiz olmamalıdır. İşe yaramıyorsa kaldırıp çöpe atacaksınız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2004 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2004 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi