Bu çalışmada, kültürel ırkçılık ve İslamofobi’nin 1980 sonrası dönemde Avrupa’daki aşırı sağ partilerin ideolojik ana çerçevesinde önemli bir yere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Aşırı sağın ideolojik profilinde kültürel ırkçılığın ve İslamofobi’nin öne çıkması, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde biyolojik ırkçılık ve antisemitizmin kötü şöhretli ve aşırılık yanlısı imajıyla yakından ilgilidir. Holokost sonrasında modern antisemitizm döneminin kapanmasıyla birlikte Yahudiliğin Avrupa açısından taşıdığı anlam büyük bir değişime uğramıştır. Sömürgeciliğin sona ermesiyle eski sömürge topraklarından Avrupa’ya yönelen göçler, göç meselesini aşırı sağ partilerin ana gündem maddesi haline getirmiştir. Aşırı sağın yerlici ideolojisi, İslam'ı ve Müslümanları kimliği, değerleri, alışkanlıkları ve diğer birçok özelliği sebebiyle ötekileştirilen hedef haline getirmiştir. Yerlicilik, göçmenlerin kültürel farklılığına ve yerli çoğunlukların değerlerine yabancı oluşuna vurgu yapmaktadır. İslam’ın arkaik, gayri medeni ve otoriter özelliklerinden dolayı liberal demokratik değerleri özümseyen ve içselleştiren Batı’nın kültürel yapısıyla uyumsuzluk gösterdiği ileri sürülmektedir. On dokuzuncu yüzyılın sonundan İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar olan süreci kapsayan modern antisemitizm döneminde Batı medeniyetine düşmanlık, kültürel uyumsuzluk, ataerkillik gibi olumsuz özelliklerin Yahudilere atfedildiği görülmektedir. Bu çerçevede, çalışmada aşırı sağ partilerin ideolojisinde antisemitizmden İslamofobi’ye geçiş tartışması, modern antisemitizm dönemiyle günümüzün İslamofobi’si arasındaki benzerlikler üzerinden incelenmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 17 Sayı: 60 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi