7 Ekim Aksa Tufanı’nın başlattığı siyasal hareketlenme sonucu İsrail-Filistin meselesinde İsrail’in
meşruiyetini kaybettiği bir kopuşa sebep olması, “Eğer dijital bir çağda yaşamasaydık ve olup biten
canlı yayında izlenmeseydi siyasal anlamda 7 Ekim bu etkiyi yaratabilir miydi?” sorusunu gündeme
getirmektedir. Eski soykırımların serencamına bakarak kolaylıkla “Hayır” cevabını verebileceğimiz
bu sorunun bizi götürdüğü esas soru dijital bir çağda siyasallığın ve siyasal eylemin ne ve nasıl
olabileceğidir. Zira pek çok sürekliliğe rağmen dijitallik, şahitliği merkezîleştirmesi bakımından yeni
bir siyasallık ortaya çıkarmaktadır. Bir siyaset teorisi denemesi olan bu çalışmada, dijitalleşme
bağlamında şahitlik ve siyasallık arasındaki ilişkinin neredeyse aynılaşmaya varan değişimi incelenmektedir.
Bunun için öncelikle, Annette Wieviorka’nın Holokost anlatısında şahidin rolünü ele
aldığı Şahidin Çağı (2006) adlı eseri aracılığıyla dijital çağ, şahitlik çağı ve siyasallık arasındaki
ilişkiler üzerine bir girizgâh sağlanmaktadır. Ardından siyasallığın ve siyasal eylemin ne olduğu ve
şahitlikle ilişkileri temelcilik-sonrası siyaset teorisi Hannah Arendt ile tartışmaya sokularak irdelenmektedir.
Son olarak da şahitliğin ne olduğu, siyasal bir eylem olarak şahitliğin nasıl gerçekleştirilebileceği
ve dijital çağın bu nasıla getirdiği imkânlar ve sınırlılıklar sorgulanmaktadır.
Dijital Çağ Şahitlik Çağı Şahitlik Siyasal Siyasal Eylem Hannah Arendt
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 14 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 20 Sayı: 67 - Dijital Çağda Siyaset |
Muhafazakar Düşünce Dergisi