İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan ‘altın çağ’ın ardından, 1970’li yıllara
doğru gelişmiş ülkelerde kar oranları düşmeye başladı. Bunun yanı sıra 1970’lerde
asıl olarak petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan ve mevcut finansal piyasalarn
boyutlarını aşan finansal bir genişleme de söz konusuydu. Bu koşullar altında kar
oranlarındaki düşmeyi telafi etmek ve uluslararası finansal sermayenin önündeki
engelleri kaldırmak üzere finansal piyasaların küresel düzeyde deregülasyonu kaçınılmazdı. Daha sonra ‘finansallaşma’ olarak adlandırılacak bu dönüşüm süreci gelişmekte olan ülkeleri de içine aldı ve neoliberalizm ve küreselleşme ile birlikte bu
ülkelerin ekonomilerinde ve izledikleri iktisadi politikalarda önemli ölçüde belirleyici
oldu.
Bu çalışmada, 1980’li yıllardan itibaren finansallaşma olgusunun gelişmekte
olan ülkelerin ekonomik gelişme süreçlerine olan etkisi, söz konusu ülkelerin karşı
karşıya olduğu ‘sanayisizleşme’ tehdidi açısından ele alınmaktadır. Çalışma kapsamında gelişme olgusuna bakışın ve gelişme politikalarının neoliberalizmle birlikte nasıl değiştiği incelenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunun 1980’li ve
1990’lı yıllardaki deneyimleri, dış ticaret rejimlerinin ve uluslararası sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesinin, içeride de finansal sistem üzerindeki her türlü denetim ve müdahalenin kaldırılmasıyla birlikte ilerleyen bir süreç olduğunu göstermektedir. Uluslararası finansal sermayenin etkisine açık hale gelerek kırılgan bir yapıya
sahip olan pek çok gelişmekte olan ülkede mevcut sanayi altyapısının zayıflaması,
sınai üretim ve istihdamın azalmasıyla kendisini gösteren sanayisizleşme olgusunun
finansallaşmaya eşlik ettiği görülmektedir
Following the ‘golden age’ of the post-Second World War era, the rates of profits in the developed world started to decline towards the 1970s. Beside that, there was a financial expansion mainly stemming from petro-dollars in the 1970s that could not be absorbed by then existing financial markets. Under these circumstances, deregulation of financial markets globally was inevitable in order to liberate international financial capital and compensate the decline in rates of profit. Along with neoliberalism and globalisation, this transformation process, which would be called ‘financialisation’, also comprised developing countries and had significant influence on those economies and economic policies they employed. This paper investigates the implications of financialisation for economic development processes of developing countries from the 1980s with a specific focus on the threat of ‘deindustrialisation’. It also considers how the idea of development and development policies have changed under the impact of neoliberalism. Most of the developing countries experienced the liberalisation of foreign trade regimes and international capital movements that went along with abolishment of all sort of intervention and control over domestic financial systems in the 1980s and 1990s. In many developing countries that became fragile to the impact of international financial capital, financialisation process has been accompanied by the phenomenon of deindustrialisation, which can be seen by weakening industrial structure, declining industrial production and employment
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Mart 2015 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 35 Sayı: 2 |
Bu web sitesi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.