Kur’ân, insanlara dünya ve ahiretin huzur ve saadetinin yolunu
göstermektedir. İnsan, bu mutluluğu yakalamak için kendisine
düşen maddi ve manevi tüm görevleri yerine getirmek
mecburiyetindedir.
Kentler, Kur’ân’da “Medine, karye, beled,” ve benzeri isimlerle
anılmaktadır. Kentlerin korunması, maddi olmaktan ziyade
manevi şeylere dayanmaktadır. Kentlerin yıkılışına sebep olan
şeyleri, inkâr ve inançsızlık, ahlaksızlık, zulüm, azgınlık,
şımarıklık ve benzeri başlıklar altında değerlendirebiliriz.
Bunların tümü, manevi konulardır. Allah, her zaman için
toplumları yıkılmaya sebep olan şeylerden korunma hususunda
uyarıcılar göndermiştir. Allah tarafından kendilerini uyarmak
üzere gönderilen elçilere inanan ve onlara uyan toplumlar, hep
mutlu ve huzurlu olmuşlar ve uzun süreli yaşamışlardır.
Allah’ın gönderdiği elçilere inanmayan, onları dinlemeyen,
onları inciten inkârcı ve zalim toplumlar ise, çok geçmeden
yıkılmış, yaşadıkları kentleriyle beraber yok olup gitmişlerdir.
Buna “sunnetullah” diyoruz. Yani Allah’ın kanunu budur.
Böyle bir uygulama, Allah’ın kanununun gereğidir.
Allah’a, dolayısıyla O’nun gönderdiği elçilerine ve kutsal
kitaplarına inanan insanlar olarak bizim bu konudaki maddi
manevi tüm görevlerimizi hakkıyla yerine getirmeye
çalışmamız gerekmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2010 |
Gönderilme Tarihi | 25 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 1 Sayı: 1 |
ISSN: 1309-6087, e-ISSN: 2459-0711
Mukaddime is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).