Kudüs, tarihi MÖ. 3000’li yıllara kadar giden
bir kenttir. Bugün dünyanın en önemli odak noktalarından biri haline gelmiştir.
Kudüs, bir taraftan farklı din ve ırkların merkezi konumundayken öte taraftan
da birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Şüphesiz Kudüs'le ilgili birçok eser
yazılmıştır. Bu eserlerden biri XIV-XV. Asırlarda yaşamış olan Ahmed Fakîh'in Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe adlı
eseridir. Bir başkası da XVII. Asırda yaşamış Nâbî'nin Tuhfetü'l-Harameyn
adlı eseridir. Ahmed Fakîh'in eseri manzum bir eserdir. Tuhfetü'l-Harameyn
ise manzum-mensur karışık olarak yazılmıştır. Bu eserlere göre müellifler İslâm
dünyası için önemli olan üç kenti ziyaret etmiştir. Bunlar Mekke, Medine ve
Kudüs'tür. Bu şehirlerden başka Halep, Şam, Remle, Kahire gibi önemli şehirler
de bu yolculukta ziyaret edilmiştir. Bu eserlerde ziyaret edilen kentlerin
mimari yapılarına ağırlık verilmiştir. Bunun yanında şehirlerin dikkat çeken
başka yönleri de izah edilmiştir.
Bu çalışmada bahsedilen eserlerde özellikle
Kudüs şehri ile ilgili anlatılar esas alınmıştır. Ahmed Fakîh Kudüs'te iki ay
kalmıştır. Nâbî ise hac yolculuğu esnasında Kudüs’ü ziyaret etmiş, orada toplam
üç gün kalmıştır. Burada müelliflerin Kudüs’le ilgili gözlemleri ve tespitleri üzerinde
durulacaktır. Müellifler bu şehri anlatırken hangi pencereden bakmaktadır?
Şehri tasvir ederken nelere yer vermekte, hangi edebi ifadeleri kullanmaktadırlar?
Tasvirler yaparken hangi edebi sanatları kullanmayı tercih etmişlerdir?
Neticede görülmüştür ki her iki şairin de anlattığı Kudüs, Aksa Harem-i
Şerîf'ini merkeze alan bir Kudüs'tür. Bu eski şehir, bugün adeta Mescid-i Aksâ
ile özdeşleşmiştir. Bunun yanında şehrin surları ve Aksâ’nın doğu tarafında yer
alan Zeytin Dağı, Kudüs'e ayrı bir değer katmaktadır.
Bu çalışmada belge tarama, örnekleme,
karşılaştırma yöntemleri kullanılmıştır. Bu metotlarla Kitâbu Evsâfı
Mesâcidi’ş-Şerîfe ve Tuhfetü’l-Harameyn adlı eserlerdeki örneklerde
Kudüs’ün tasviri ile ilgili hususlar tespit edilmiştir. Kitâbu Evsâfı
Mesâcidi’ş-Şerîfe, oldukça sade bir üslupla yazılmıştır. Bu eserde ayrıca edebi
sanatlara pek yer verilmemiştir. Tuhfetü’l-Harameyn adlı eserde ise ağır,
süslü ve sanatlı bir üslup tercih edilmiştir. Şair bu eserde Kudüs'ü oldukça
süslü, sanatlı bir dille anlatmış, bunun için Arapça ve Farsça kelimelerden
oluşan terkipli ifadeler kullanmıştır.
Ahmed Fakîh içinden geleni kâğıda döken bir
şairdir. Nâbî ise şehre tam bir vakar, edep, saygı ile yaklaşmıştır. Bu da Şair
Nâbî'nin Kudüs karşısında tam bir mümin şair pozisyonunda olduğunu
göstermektedir. Ayrıca her iki müellifin eserleri Kudüs'ü o dönemlerde tam bir
İslâm kenti olarak sunmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2018 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 9 Sayı: 1 |
ISSN: 1309-6087, e-ISSN: 2459-0711
Mukaddime is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).