Although they include such a rich array of material for labor history, these debates have mostly been regarded as the reflection of the increasing competition between the two leading parties. Within this perspective, workers’ agency is denied; they appear to be instrumentalized by politicians. However, in a period when national politics underwent a fundamental change, it would be a mistake to conceptualize workers as a passive audience of such dynamism. Analyzing the right to strike debates with a keen interest on workers’ experiences and their opinions on trade union politics is important in order to picture them as rational social actors. With such a perspective, this article looks at the debates on the right to strike between the beginning of the trade union movement and the rise to power of the Democrat Party in 1950. It aims at not only adding to our knowledge on the early Republican period, but also demonstrating that some of our conclusions on this period need to be rethought
Labor history working class 1947 trade union movement the right to strike labor dispute
Grev hakkı 1947 sendikacılığının ilk yıllarında, işçi kamuoyunu en çok meşgul eden tartışma konularından biridir ve sendikalı işçilerin içinde bulundukları çalışma koşulları, devlet-toplum ilişkileri ve sendikal siyaset hakkındaki görüşlerini açıkladıkları bağlamı oluşturur. Endüstriyel ilişkilerin giderek enformel olmaktan uzaklaşıp formelleştiği ve işçi sınıfının, siyasi partiler arasında artan rekabet ortamında önemli bir siyasal güce tekabül ettiği bir dönemde, işçilerin grev hakkı tartışmaları çerçevesinde öne sürdükleri fikirler ve kullandıkları dil, işçi sınıfı kimliğinin ve siyasetinin doğru analiz edilebilmesi açısından merkezi önem taşır. Bu tartışmalar aynı zamanda işçilerin sendikal hareket hakkındaki vizyonları, stratejileri ve eleştirileri hakkında da önemli ipuçları içerir. Sendikal hareketin grev hakkı tartışmaları yüzünden parçalandığı, işçilerin siyasi parti tercihlerinin gittikçe daha görünür olduğu bir dönemde yapılan grev hakkı tartışmaları, bir kuşak işçinin siyasallaşma/siyasal tercihlerinin değişim sürecinin takibine olanak sağlar. Bu tartışmalarda işçilerin referans noktaları ne olmuştur? Grev hakkını savunan ve bu hakka karşı çıkan işçilerin argümanları nelerdir? Bu soruların cevapları işçi sınıfı dilinin, özellikle de işçilerin özalgıları ve öztemsillerinin bu dönemde geçirdiği değişimi görmek açısından da önem taşır. Son olarak, grev hakkı tartışmaları, literatürde yeterince üzerinde durulmayan bir konu olan işçi sınıfı arasındaki fikir ayrışmalarını somut bir biçimde göstermesi açısından önemlidir. İşçilerin çoğu zaman kavramsallaştırıldıkları gibi homojen bir kitle olmadıkları bu tartışmalara yakından bakınca açık hale gelir. Emek tarihçiliği açısından bu denli zengin malzeme içermesine rağmen, grev hakkı tartışmaları bugüne kadar iki büyük siyasi parti arasında artan rekabetin bir yansıması olarak algılanmıştır. Bu bakış açısında, işçiler neredeyse bu rekabet bağlamında siyasetçiler tarafından araçsallaştırılmışlardır. Ancak, iç siyasetin dinamiklerinin tümden değiştiği bir dönemde, işçileri bu dinamizmin pasif izleyicileri olarak düşünmek büyük bir hata olacaktır. İşçilerin deneyimlerinin ve örgütlü emek hareketi hakkındaki fikirlerinin takibine olanak tanıyan grev hakkı tartışmalarını bu gözle incelemek, onların rasyonel toplumsal aktörler olarak anlaşılmaları açısından önemlidir. 1947 sendikacılığının başlangıcından Demokrat Parti’nin iktidara geldiği Mayıs 1950 tarihine kadarki dönemde, işçilerin grev hakkı lehinde ve aleyhinde görüşlerini inceleyen bu çalışma, erken Cumhuriyet dönemi emek tarihi hakkındaki olgusal kavrayışımızı geliştirmenin yanında, aynı zamanda bu döneme ait yargılarımızın kiminin yeniden düşünmeye muhtaç olduğunu da gösterme amacı taşır.
Emek tarihi işçi sınıfı 1947 sendikacılığı grev hakkı iş ihtilafları.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 38 Sayı: 4 |