Hocalık ciddiyeti ile sempatikliği ve babacanlığı bu kadar güzel bir araya getirmek herhalde çok sıradan bir duruş değildi. Ciddiyeti hiçbir zaman güler yüzünü engellemedi. Güler yüzü hiçbir zaman ciddiyetini bozmadı. Odasına çok rahat giderdik. Ama neyi isteyip neyi isteyemeyeceğimizi bilirdik. Ya da farkında olmadan hocamızdan öğrenmiştik. Akademyanın ne kadar önemli ve onurlu bir çalışma alanı olduğunu hocamdan öğrendim. Mütevazı olmayı, bildiğimi hiç çekinmeden söylemeyi ve bilmediğimi açık yüreklilikle bilmediğimi söylemeyi de. Hocalığın önemli olduğunu ve ayaklar altına alınmaması gerektiğini, hocalık vakarının korunması gerektiğini de. 1990 yılı İnek Bayramı’nda maliye fermanını ben okumuştum. En önde oturan, fermanı dinleyen ve “atom karınca, İsmail hoca” dediğimde yine o güler yüzü ile alkışlayan o hocaydı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | In Memoriam |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Ekim 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 39 Sayı: 3 |