Latin Amerika’dan Avrupa’ya, Uzak Doğu’dan ABD’ye hem sol cenahtan hem de sağdan popülist bir siyaset izleyen partilerin yükselişi, popülizm ile demokrasi arasındaki ilişkiyi bir kez daha siyasal düşüncenin en önemli tartışma konularından biri haline getirdi. Demokrasi üzerine yapılan çalışmalarda popülizm, modern demokrasinin bir hatası, sapması ve eklentisi, bu anlamda ona musallat olan bir parazit, gölge veya patoloji olarak ya da siyasetin ve demokrasinin ontolojik özü olarak, pek çok farklı şekilde tanımlanıyor. Bu makale bağlamında ise popülizm, temsili demokrasiye dışsal bir şey olarak değil, onun açmazlarına seslenen bir siyasal ideoloji olarak tanımlanacak. Popülizm, temsili demokraside iktidarın kaynağı olarak işleyen halk egemenliği ve bu egemenlik anlayışının bir uzantısı olarak halk iktidarı düşüncesi ile temsili süreçler dolayımıyla halkın depolitize edilmesi ve tekleştirilmesi, ulusa indirgenmesi ve bir öz olarak yeniden inşa edilmesi arasındaki gerilimden ve açmazdan doğan, bu anlamda liberal-temsili demokrasinin kaçınılmaz parçası olarak, onun bağrında radikal demokrasinin vücuda gelme olanağını cisimleştiren bir hayalet olarak tanımlanacak. Sözün özü, temsili demokrasinin merkezinde yer alan, halkın siyasal etkinliğini ve iktidarını cisimleştiren ve temsili demokrasiye mütemadiyen musallat olan bir hayalet. Bu bağlamda makalenin ilk bölümü popülizm ve demokrasi eleştirisini ele alan farklı yaklaşımları değerlendiriyor. İkinci bölüm ise temsil kavramının liberal demokraside, halkın inşasında ve halk iktidarının massedilmesinde oynadığı özgül role odaklanılıyor. Son bölüm de güncel siyasal kuramdan hareketle yeni bir siyasal halk kavrayışının ve radikal demokratik bir popülizmin olanaklarını soruşturuyor.
Bölüm | Makale / Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 41 Sayı: 1 |