Bu makalede, AKP siyasetinin 2002-2010 dönemini – bu dönemi karakterize eden hâkim siyasi yönelimleri – “iktidarda popülizm” terimi altında ele almayı öneriyorum. Bu terim popülizm literatüründe, genellikle, muhalefetteyken popülist olarak görülen bir siyasal aktörün iktidara geldikten sonra sergilediği bir dizi siyasal tutuma atıfla kullanılmaktadır. Başka bir ifadeyle, bu terimden genelde anlaşılan şey, özgül bir siyasal fenomen değil, tersine, muhalefetteki popülist söylemin iktidar döneminde de “devam” ettiği siyasal durumlar. Bu yaklaşımdan farklı olarak, bu makalede iktidarda popülizmi, esas olarak, bir siyasal yönetimin eşdeğerlik mantığının farklılık mantığına baskın olduğu bir tarzda siyasal iktidarını devlet aygıtında yerleştirme doğrultusunda uygulamaya koyduğu siyasal pratiklere atıf yapan özgül bir siyasal fenomen olarak kavramlaştırmayı öneriyorum. Bu yönüyle, iktidarda popülizmin, Ernesto Laclau’nun metninde popülizm teriminin atıf yaptığı iki ana durumun (popülist muhalefet ve popülist kopuş) ikisinden de farklı bir siyasal durum oluşturduğunu öne sürüyorum. Makalede kuramsal olarak Laclau’nun biçimsel popülizm kavramına bağlı kalınırken; iktidarda popülizmin temel karakteristikleri ve varoluş koşulları, AKP’nin genellikle (İslamcılığın neo-liberal bir siyasi program altında liberal demokrasiyle uzlaşma girişimi anlamında) “liberal İslamcı” dönemi olarak görülen 2002-2010 döneminde sergilemiş olduğu siyasal profile atıfla tartışılıyor. Bu tartışmanın arkasındaki temel fikirse şu: Popülizmin bir varyantı olarak iktidarda popülizm, AKP’nin, ortaya çıktığı bağlama – bu bağlamın muhteva ettiği sınırlılık ve olanaklara – verdiği bir yanıttır ve dolayısıyla partinin adı geçen dönem boyunca hegemonik bir aktör olarak iktidarını pekiştirmesini sağlayan siyasi karar ve uygulamaların doğasını anlamak bakımından da kilit bir öneme sahiptir. Böylelikle, bu çalışma, bugün otoriter popülizm, İslamcı faşizm vb. kavramlar altında ele alınan mevcut otoriter siyasal rejimin gelişim sürecinde 2002-2010 döneminin özgül yerini saptamaya dönük – ve en önemlisi de bu döneme, AKP deneyiminin bugün vardığı nokta açısından bir “köken” rolü tahsis etme ayartısından mümkün mertebe uzak durmaya çalışan – bir analiz veya yaklaşım denemesi olarak da görülebilir.
Bölüm | Makale / Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 41 Sayı: 1 |