Ev içi iş yüküyle iş yerindeki sorumlulukları bağdaştırmayı amaçlayan iş ve aile yaşamını uzlaştırma anlayışı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine çare olarak Batılı ülkelerde 30-40 yıllık bir çabaya bağlı olarak olgunlaşmış bir yaklaşımı ifade etmektedir. Her ülkenin özgüllüğüne bağlı farklı seyirler izleyebilen iş ve aile yaşamını uzlaştırma siyaseti, Türkiye’de çok yakın bir geçmişe tarihlenmektedir. 2010 yılında bir dizi çalışmayla başlayan uzlaştırma arayışları bugün somut yasal bazı düzenlemelerle kendi özgüllüğü içerisinde belirli bir eğilimi ortaya koyabilmiş durumdadır. Zira “Aile ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı”nın belirlediği çerçevede şekillenen uzlaştırma yaklaşımı, pro-natalist (nüfus arttırıcı) programların öne çıktığı politikalar içerisine yerleştirilmiştir. Kimi politika belgeleri ve bazı düzenlemeler ile tasarılara müracaat edilerek analiz edilecek olan Türkiye’nin uzlaştırma yaklaşımı, elbette ki, iş yaşam dengesini sağlayabilecek mi veya toplumsal cinsiyet eşitliğini belirli ölçülerde gerçekleştirebilecek mi sorularıyla da muhatap olmaktadır. Sonuçta ataerkil işbölümünü pekiştiren aile politikalarının yanı sıra esnek çalışma politikalarını genişleten bir eğilimin söz konusu olması, uzlaştırma yaklaşımının ekonomi-politiği hakkında bazı saptamalar yapmaya imkân vermektedir.
Ataerkillik iş ve aile yaşamını uzlaştırma neoliberal strateji muhafazakârlık toplumsal cinsiyet.
Bölüm | Makale / Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 40 Sayı: 3 |