Türkiye’deki devlet üniversitelerinde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa bağlı
olarak çalışmakta olan araştırma görevlileri hem yasal hem de sosyal işleyişe dayalı
olarak çeşitli sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bu çalışmada, bu sıkıntılara zemin oluşturan
yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerden meydana gelen işleyiş; emek ve çalışma
koşulları bağlamında değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda kadrosu Türkiye’nin çeşitli
yükseköğretim kurumlarında bulunan araştırma görevlileri ile derinlemesine görüşmeler
gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya katılanlar, sosyal bilimlerin ve sağlık bilimlerinin çeşitli
alanlarında yüksek lisans/doktora eğitimlerini sürdürmekte olan ya da doktora
eğitimini tamamlayarak doktor olarak çalışmaya devam eden araştırma görevlileridir.
Derinlemesine görüşmelerde, kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi kullanılmıştır.
Tanıdık bir örneklemin tercih edildiği bu örnekleme türü, tanıdık olmayan bir örneklemin
konu ile ilgili kendilerini rahat ifade etmekten çekinebilecekleri düşünüldüğünden
tercih edilmiştir. Ayrıca, yarı-yapılandırılmış soru formu ve standartlaştırılmış açık uçlu
görüşme yöntemi kullanılmıştır. Emek açısından yalnızca işçinin ürün ile olan ilişkisi
değil, üretimin toplumsal ilişkisi de önemlidir; çünkü ürünün değişim değerini belirleyen
toplumsal yapı içerisindeki piyasa koşullarıdır. Bu nedenle bu çalışmada, araştırma
görevlilerinin akademik üretiminin toplumsal boyutları bağlamında iş güvencesizliği,
görünmeyen emek, hiyerarşik yapı, akademik emek piyasası koşulları gibi konular ele
alınmıştır. Ayrıca, araştırma görevlilerinin yaşadıkları sıkıntılar karşısındaki iletişim ve
örgütlenme pratikleri üzerinde de durulmuştur. Bu konular hakkında gerçekleştirilen
görüşmelerden yola çıkılarak mevcut sorunlara yönelik çözüm önerileri, konuya ilişkin
önceki çalışmalar ve kuramsal değerlendirmeler de dikkate alınarak tartışılmıştır.
Çalışma sonucunda araştırma görevlilerinin iş tanımlarının belirsizliği nedeniyle
yapmak zorunda olmadıklarını düşündükleri pek çok işi yaptıkları, emeklerinin
görünmez olduğu, güvencesiz hissettikleri, maddi olanaklarının ve çalışma koşullarının
akademik üretim yapmaya uygun olmadığı anlaşılmıştır. Bu doğrultuda araştırma
görevlilerinin görev tanımlarının netleştirilmesinin, 50(d) kadrosunun kaldırılmasının,
hiyerarşik yapılanmanın ve öğretim üyelerinin araştırma görevlilerine olan tutumlarının
dönüşümünün, araştırma görevlilerine uygun çalışma koşullarının ve maddi olanakların
sağlanmasının araştırma görevlilerinin mevcut sorunlarını ortadan kaldırmaya yönelik
olumlu adımlar olacağı söylenebilir. Ayrıca araştırma görevlilerinin, yaşadıkları sıkıntılar
karşısında iletişim kurmalarının, bir araya gelmelerinin ve sendikalar ile birlikte hareket
etmelerinin geçmişteki sorunların aşılması konusunda faydalı olduğu anlaşılmıştır.
Araştırma Görevlileri, Çalışma Koşulları, Emek Görünmeyen Emek, İletişim Pratikleri.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale / Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 44 Sayı: 3 |