This article attempts a reading of Hiner Saleem's My Father's Rifle. Saleem's book on nationalism without being nationalist can be defined as a subaltern work that narrates the experience of the Kurds in Saddam Hussein's Iraq through the author's autobiographical narrative. The book is thus open to interdisciplinary readings such as literature, politics and history. This article first sheds light on what kind of history the nation/party-state in Iraq proposes, and how the book's main character Azad's story puts an portrayal on this whole process. The article is divided into two parts. Before two intermediate chapters, it will be explained why Kurdish literatures should contain a plural definition that includes oral literature and refers to more than one language, region and country. The first part focuses on the rise of the Baath Party and its use of education, language and ideological propaganda to construct Iraq as a nation-state. This part investigates the use of the personality cult of Saddam Hussein in envisioning an Iraqi nation. This part of the article hence examines how citizenship, the rights brought by citizenship, political parties and communities establish an Iraqi identity in Iraq from the 1960s through the 1990s. The second part examines how the Kurds, especially under the leadership of Mustafa Barzani, presented an Iraq proposal against the nation-state of the Baath Party and how this proposal used art, technology and language during for their own congregation. In this section, it is suggested how the sovereignty relations created by the Baath Party affect Kurdish nationalism. The tension in Azad's relationship with the borders, lynchings, violence and propaganda created by nationalisms in Iraq forms the basis of this chapter. This chapter creates a complementary theme, as Azad will be transformed into a subject that is becoming increasingly nomadic in the Iraqi imagination of both minority and majority nationalisms through this destructive tension. The position of Iraqi Kurdish women in this whole process is discussed as a point of comparison to examine the ways in which nationalisms construct historicity and sociality. The article aims to examine the marginalization of the Kurds during the creation of Iraq through Azad's story, as well as to propose the following critique: the Kurds use a very similar method to the Baath Party when establishing their own communities. Thus, the possibility of a subaltern reading on the Kurdish and Baathist nationalisms is provided through Hiner Saleem's book.
Bu makale Hiner Saleem’in Babamın Tüfeği adlı kitabını bir madun tarihsel kayıt olarak değerlendirecek ve Irak’ta Kürt oluşlar üzerine bir araştırma gerçekleştirecektir. Saleem’in milliyetçilikleri anlatan ancak milliyetçi olmayan kitabında kitabı Saddam Hüseyin’in Irak’ında Kürtlerin deneyimini yazarın otobiyografisi üzerinden anlatan dolayısıyla da edebiyat, siyaset, tarih gibi disiplinlerarası okumalara imkân sağlayan bir madun eser olarak tanımlanabilir. Makale de bu nedenlerle Irak’taki ulus/parti-devletinin önerdiği ulusun nasıl bir tarih önerdiğini ve kitabın ana karakteri Azad’ın bir anı-roman olarak önerilen hikayesinin tüm bu sürece nasıl bir şerh koyduğunu inceleyecektir. Makale bu sebeple iki bölüme ayrılmaktadır: İki ara bölüm öncesinde Kürt edebiyatlarının neden sözlü edebiyatı da içeren, birden fazla dile, bölgeye, ülkeye atıfta bulunacak çoğul bir tanım içermesi gerektiği anlatılacaktır. İlk bölümde Baas Partisi’nin yükselişi ve partinin, Irak’ı ulus-devlet olarak kurgulayışında eğitimi, dili ve propagandayı kullanışı incelenecektir. Bu bölüm Saddam Hüseyin üzerinden bir lider kültü olarak kurulmasının nasıl bir Irak milleti tahayyülü kurduğunu inceleyecektir. Böylece Irak’ta yirminci yüzyılın neredeyse ikinci yarısı boyunca vatandaşlığın, vatandaşlığın getirdiği hakların, siyasi partilerin, cemaatlerin nasıl bir Iraklılık kurduğu irdelenecektir. İkinci bölümde Baas Partisinin ulus-devletinin karşısında Kürtlerin başta Mustafa Barzani olmak üzere nasıl bir Irak önerisi sunduklarını ve kendi cemaatleşmeleri sırasında sanatı, teknolojiyi ve dili nasıl kullandıkları incelenecektir. Bu bölüm vasıtasıyla Baas Partisi’nin var ettiği egemenlik ilişkilerinin Kürt milliyetçiliğini nasıl etkilediği tanımlanacaktır. Saleem’in kitabının başkahramanı olan Azad’ın Iraklılık ve Kürtlük arasındaki gerilimde sınırlarla, linçlerle, şiddetlerle, propagandalarla kurduğu ilişkideki gerilim bu bölümün temelini oluşturacaktır. Azad, kitap içerisinde azınlık ve çoğunluk milliyetçiliklerinin Irak tahayyülünde gittikçe göçebeye dönüşen bir özneye bu yıkıcı gerilim vasıtasıyla dönüşeceği için bu bölüm tamamlayıcı bir izlek var edecektir. Iraklı Kürt kadınların tüm bu süreçteki konumu ise bir karşılaştırma noktası olarak milliyetçiliklerin tarihsellik ve toplumsallık kurma biçimlerini incelemek için söz konusu edilecektir. Makalenin maksadı Irak’ın yaratılması sırasında Kürtlerin ötekileştirilişini Azad’ın hikâyesi üzerinden incelemenin yanı sıra Kürtlerin de kendi cemaatlerini kurarken Baas Partisi’ne oldukça benzer bir yöntem uyguladıklarına yönelik bir eleştiri sunabilmektir. Böylece Hiner Saleem’in Babamın Tüfeği başlıklı eseri üzerinden Kürt ve Baas milliyetçileri üzerine bir maduniyet okumasının olanağı tartışılacaktır.
Sayın Metin Yüksel'e bu makalenin ortaya çıkmasındaki tüm emeği için teşekkür ederim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 46 Sayı: 2 |