Osmanlı İmparatorluğunun en önemli iktisadi ve sosyal kurumlarından olan vakıflar Osmanlı-Türk modernleşme süreciyle birlikte sönümlenmeye başlamışken, modernitenin aşındığı yirminci yüzyıl sonlarından başlayarak yeniden canlandırılmıştır. Doğrudan İslami bir kurum olmamasına karşın, İslamiyetle özdeşletirilerek kutsallık atfedilen vakıflar, esasen gerek Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve gerekse son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti döneminde kamu kaynaklarının özel mülk haline getirilmesinin birer aracı olmuştur. Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli kamu kurumlarına devredilerek kullanılan birçok taşınmaz varlık mazbut vakıflarına iade gerekçesiyle Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü devredine tarihi eser niteliğindeki taşınmazlar küçük bir bedel karşılığı veya bedelsiz olarak yürütmeye yakın vakıfların kullanımına tahsis etmektedir. Arsa/arazi olarak devredilen taşınmazların ise kat karşılığı inşaat yapımı yoluyla mülkiyeti devredilmektedir. Vakıflaşmanın diğer işlevi ise özelleştirme/kuralsızlaştırma politikaları ile artan işsizlik ve yoksulluğun yine kamu kaynaklarını kullanarak sürdürülebilir kılınmasına hizmet etmektir. Neoliberalizmin “küçük devlet” iddiasıyla tasfiye ettiği kamu hizmetlerinin sivil toplum örgütleri aracılığıyla yerine getirilmesi hedeflenmiştir. 1980’li yıllardan itibaren kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tamamen kamu kaynakları kullanmasına karşın vakıf olarak örgütlenmiş ve kamu örgütlenme modelinin dışına çıkarılmıştır. Tasfiye edilen kamu hizmetleri nedeniyle yurttaşlık bağı zayıflayan insanlar ise dayanışmayı cemaat örgütlenmelerinde aramaktadır. Ulus devlete yöneltilen homojenleştirme/asilime etme eleştirisine karşı öne sürülen çok kültürlülük de karşılığını sivil toplum anlayışında bulmaktadır. Çeşitli yardımlaşma örgütlerinden tarikatlara ve mezhep örgütlenmelerine, bunlar, çok kültürlülüğün ve kimlik politikalarının aracı olarak hizmet etmektedir. Demokratik işleyişten uzak olan sivil toplum örgütlerine bağlılık, yardım alarak yaşamını sürdürebilme zorunluluğu ve dayanışmanın hiyerarşik tarikat ve cemaatlerde aranması Cumhuriyetin yaratmak istediği “yurttaş” kimliğini zayıflatmaktadır.
Modernleşme Vakıflar Neoliberalizm Postmodernizm Sürdürülebilir Yoksulluk
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 47 Sayı: 5 |