Bu çalışma Hannah Arendt’in düşünme etkinliğini, eylem kavramını ve eylemeye muktedir faili birbiriyle ilişkileri çerçevesinde ele alma uğraşındadır. Bu uğraşın ana rotasını metin analizi belirlemektedir. Bu minvalde çalışma Arendt’in düşüncesinin niteliğini Thomas Bernhard ve Milan Kundera ile birlikte, soğukkanlılık ve kayıtsızlık olarak işaret eden yazı, bu iki niteliğin eylem kavramına içkin olduğunu öne sürmektedir. Bu bağlamda eylem kavramının bir mesafe kuramı olarak okunabileceğini ortaya koyarken eylemin failinin bu mesafede açığa çıkacağını belirtmektedir. Nitekim eylem, bir otomatizme dönüşen davranışsal düzlemi kesintiye uğratan, onun açısından beklenmedik ve öngörülemez olan bir yanıttır. Otomatizm, biyolojik bir zorunlulukmuş gibi süregiden, imgelemi, davranış ve bilme kodlarıyla verili olan işleyişi doğallaştıran taşlaşmış bir süreçtir. Eylem ise bu taşlaşmış süreç açısından kendi öngörülebilir davranışlar silsilesini anlamsızlaştıran, açıklanamaz olan ve onun zorunluluğunu ilga eden bir mucizedir. Aynı şekilde, taşlamış süreç olarak otomatizmin imgelemine sığmayan, onun görme ve duyma biçimlerinden kesinkes farklılaşan bir yanıttır. Salt davranışsal düzeydeki tepkiler ve etkinlikler de birer yanıttır, fakat içinden doğduğu “taşlaşmış” otomatizmin, Wittgenstein’ın deyimiyle olgusal dünyanın bir uzantısı, onların rengine bulanmış ve bir uzantı olarak öngörülebilirliği ile failini haklı çıkaran tepki ve etkinliklerdir. Eylemin faili bu bağlamda imgelemin gücünü açığa vurma kapasitesine sahip bir figürdür. Ludwig Wittgenstein, eylemin failini tanımlama hususunda kavramsal bir yaklaşım sunabilir. Wittgenstein’a göre özne, salt içinde bulunduğu dünyanın imgelemiyle hareket eden nesneden, imgelemin gücünü açığa vurarak farklılaşır. Özne, her şeyin nasılsa öyle olduğu, öngörülebilir bir imgelem ve olgular dizisinden ibaret dünyanın sınırıdır. Sınır-özne, bu bağlamda eylemin faili olarak karşımıza çıkar. Sınır-özne, imgelemin gücünü açığa vurarak salt davranışsal düzeyin bir nesnesi olmaktan çıkar. Nitekim Wittgenstein’ın kavramsallaştırmasıyla ifade edilecek olursa sınır-öznenin yokluğunda olgu bağlamlarından ibaret dünya, aslında taşlaşmış, otomatizme uğramış ve eyleme kapasitesinin derinlere gömülerek unutuluşa terk edildiği sürecin davranışlarına işaret etmektedir. Sonuç olarak eylemin failini ortaya koymak için Wittgenstein ile Arendt arasında bir diyalog kurma uğraşında olan yazı, imgelem kavramı çerçevesinde bu faili, imgelemin gücüne sahip olarak otomatizmin ya da olgular dünyasının içinde tanımlanamayacak şekilde bir sınır olma potansiyeline sahip özne olarak tanımlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyasal Teori ve Siyaset Felsefesi |
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 22 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 48 Sayı: 3 |