The
poisoning could be accepted the source of horror in ancient times. According to
Galen, a physician named Andromachus changed the recipe of mithridatikon and developed another compound antidote called galene. In time the name galene was changed to theriac. The theriac remedy began to use
as an antidote against all kinds of venoms. It was believed that theriac both
protected and cured from the venom of all poisonous beasts, such as snakes,
spiders, scorpions, rats or mad dogs. The theriac was not only an antidote in
an original sense but it was used in a very extensive way.
The theriac
has been transferred to Turc-Islamic populations and was used extensively. Also
it was pronounced as tiryâq or diryaq in Turc-Islamic populations.
There are so many different theriac recipes in Turc-Islamic medicine. In this
study only grand theriac formulations are put emphasis on. These theriac compositions are called grand
theriac (tiryâq
al-fârûq), because they have ingredients much more than the others. In
this work it tried to compare the different compositions of grand theriac which
were used by Avicenna and two Ottoman medical manuscripts called Yâdigâr and
Mucerreb-nâme.
Zehirler ve zehirlenmeler tarihin en
eski zamanlarından beri insanlığın dikkatini çekmiş zehirler ve panzehirler
üzerine pek çok eser vücuda getirilmiştir. Mitridaticum
ve theriac formülasyonlarının
günümüze aktarılmasında Galenos’un hatırı sayılır bir yerinin olduğu
bilinmektedir. Galenos, mithridaticum
yapımında kullanılan maddelere İmparator Neron’un özel hekimi olan Andromachus
(M.S. 1. yy.)’un bazı maddeleri çıkarıp ve bazı maddeler ekleyerek galene adını verdiği başka bir karışım
imâl ettiğini belirtmiştir. Galene
ifadesi yerine sonraları theriac
ifadesinin kullanılmaya başlandığı bilinmekle beraber bunun ne zaman ve nasıl
olduğu ulaşılan kaynaklarda belirtilmemektedir.
Andromachus
tarafından geliştirilen bu theriac (tiryâk) bileşiminin İslâm kültürüne de geçtiğini
görüyoruz. Theriac, Türk-İslam
tıbbında da tiryak olarak telaffuz
edilip panzehir anlamı yüklenerek kullanılagelmiştir. Tiryâkın İslâm kültürüne
geçişinde rol oynayanlardan birinin Aegina’lı Paulus [Paulus Aeginata
(625–690)] olduğunu aktarılmaktadır. Aeginalı Paulus hem mitridaticum’dan hem de theriac’dan
bahsetmektedir. Aeginalı Paulus’un kitaplarının Râzî (854-930) tarafından
kullanıldığı ve hatta Yuhanna bin Mâseveyh (ö. 857), Huneyn bin İshak (813–873)
ve Râzî’nin (864–930) ilaç listelerinde tiryâktan bahsettiği bilinmektedir.
Zaman içerisinde farklı
tiryâk formülasyonlarının oluşturulduğu ve farklı amaçlarla kullanıldığı
görülmektedir. Bu formüllerden biri de Batı’da grand tiryâk olarak da
isimlendirilen tiryâk-ı fârûkdur. Bu araştırmada İbn Sînâ ve iki farklı Osmanlı
hekimi olan İbn Şerîf ve Şerefeddîn Sabuncuoğlu’nun verdiği tiryâk-ı fârûk
formülleri karşılaştırılmıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Eylül 2018 |
Gönderilme Tarihi | 10 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin