Objective: The goal of this research is to uncover the consequences of the plague sickness and the measures taken to combat it, which began in Bombay, India in 1896, was transferred to the Hedjaz by ships and Indian pilgrims from there, and lasted throughout Ottoman administration in the Hedjaz.
Methods: The literature on plague outbreaks was scanned, and the transmission of the Bombay-based plague epidemic to the Hedjaz Province, as well as the authorities' responses, were researched in light of the Directorate Ottoman Archive materials.
Results: In 1896, India experienced a new wave of disease known as the "Bombay plague." The Ottoman authorities, it was noticed, took the appropriate precautions to prevent the epidemic from spreading to Ottoman lands as soon as they learned of the epidemic's reappearance in Mumbai and throughout India. The epidemic could have entered Ottoman territory in one of two ways. The Red Sea road was the first, while the Persian Gulf road was the second. As a result, quarantine stations were set up along these two routes to prevent the disease from spreading, and measures like prohibiting pilgrimage were contemplated. Although colonial nations such as England and France prohibited pilgrimage, the Ottoman administration believed that such a prohibition would be impossible to enforce.
Conclusion: Plague, which is more widespread and deadly than other epidemic diseases throughout history, began to fade in Europe in the early 1700s and in the Ottoman Empire in the 1850s. However, the pandemic that returned in Bombay in 1896 lasted until the end of the Second World War. Despite the fact that the plague was not highly prevalent during these days, it was nevertheless a feared disease. As a result, the Ottoman administration attempted to adopt required steps, such as quarantine and cleaning standards, to safeguard the Hejaz from diseases and to prevent European governments from conducting business in the Hejaz.
Amaç: Bu çalışmada, 1896 yılında Hindistan’ın Bombay şehrinde başlayan, buradan çıkan gemiler ve Hindistanlı hacılar vasıtasıyla Hicaz’a taşınan, Hicaz’da Osmanlı yönetimi boyunca devam eden veba hastalığının etkileri ve hastalığa karşı alınan önlemlerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Veba salgınlarının ortaya çıkışı ile ilgili literatür taranmış ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’ndaki Osmanlı Arşivi vesikaları ışığında Bombay odaklı veba salgınının Hicaz Vilayeti’ne taşınması ve yetkililerin aldığı önlemler araştırılmıştır.
Bulgular: 1896 yılında Hindistan’da “Bombay vebası” olarak isimlendirilen yeni bir veba salgını dalgası başlamıştı. Osmanlı yetkililerinin, Bombay’da ve Hindistan genelinde yeniden ortaya çıkan bu salgın haberini alır almaz, salgının Osmanlı topraklarına ulaşmasını engellemek için gerekli tedbirleri aldıkları görülmüştür. Vebanın Osmanlı topraklarına iki yoldan gelme ihtimali vardı. İlki Kızıldeniz yolu ikincisi de Basra Körfezi yoluydu. Bu sebeple hastalığın sirayetini engellemek için bu iki güzergâh üzerinde karantina istasyonları kurulmuş ve haccın yasaklanması gibi önlemler düşünülmüştür. İngiltere ve Fransa gibi sömürgesi olan devletlerin haccı yasaklamalarına karşın Osmanlı yönetiminin böyle bir yasağın mümkün olamayacağı fikrinde olduğu görülmüştür.
Sonuç: Dünya tarihinde diğer salgın hastalıklardan daha sık görülen ve daha öldürücü olan veba, Avrupa’da 1700’lerin başında, Osmanlı’da ise 1850’lerden itibaren etkisini azaltmıştı. Ancak 1896 yılında Bombay’da yeniden ortaya çıkan salgın, II. Dünya Savaşı sonuna kadar devam etmişti. Veba bu tarihlerde çok etkin olmasa da korkulan bir hastalık olmayı sürdürmüştü. Bu sebeple hem Hicaz’ı salgınlardan korumak hem de Avrupalı devletlerin Hicaz’da etkinliklerini engellemek amacıyla Osmanlı hükümetinin karantina ve temizlik uygulamaları gibi gerekli tedbirleri almaya çalıştığı görülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Eylül 2021 |
Gönderilme Tarihi | 4 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin