Kahvenin, ülkemizde çok eski yıllardan beri hem sağlık alanında, hem de sosyal hayatta kullanıldığı bilinmektedir. Çekirdeklerin ilk olarak, kahve ağaçlarının kendiliğinden yetiştiği Etiyopya’da kullanılmaya başlandığı sanılmaktadır. Daha sonra buradan Yemen’e götürülerek orada da yetiştirilmeye başlanmıştır.Kahve kelimesinin, Arapça “kahwa”dan geldiği, bu sözcüğün de Habeşistan’da kahve üretilen Caffa bölgesinden alındığı tahmin edilmektedir. Coffea arabica’nın tanelerinden yapılan içecek, Caffa’dan Ali ibn Ömer eş-Şâzelî tarafından Yemen’e getirilmiştir. Şâzilî, daha sonra bu mesleğin piri olarak kabul edilmiştir. Kahvenin 1510 yılında ise Araplar tarafından Mekke ve Medine’ye getirildiği kaydedilmektedir.Kahvenin İstanbul’a ilk kez 1517’de I. Sultan Selim zamanında içildiği, bazı padişahlar zamanında da yasak getirildiği de bilinmektedir. Daha sonra Osmanlı tüccarları sayesinde önce İtalya’ya, sonra Fransa’ya oradan da bütün Avrupa’ya yayıldığı söylenmektedir. Vatanı Habeşistan (Etopya) olan Coffea arabica L. veya diğer Coffea (Rubiaceae) türlerinin kurutulmuş tohumları olan kahve çekirdeklerinin bileşiminde, tanen, uçucu yağ (%0.15), sabit yağ (%15), şekerler ve kafein (%0.6-2.5) bulunmaktadır. Drog taşıdığı kafeinden dolayı dolaşım, sindirim ve merkez sinir sistemini uyardığı, ayrıca diüretik etki de gösterdiği kaydedilmektedir.Bu çalışmada kahvenin tarih boyunca geleneksel tıp da kullanımının yanı sıra sosyal yaşantımızdaki yeri de örneklerle açıklanacaktır
Abstract It is known that the coffee has been using in both health issues and social life since ancient times. It is thought that the coffee beans first used in Ethiopia, where coffee plants grow spontaneously. Then it was taken to Yemen and was started to be grown in there too. It is estimated that the word “coffee” comes from the Arabic Word “kahwa”. Then “kahwa” comes from “Caffa”, which is a region in Abyssinia where coffee is produced. The beverage made from the beans of Coffea arabica was brought to Yemen by Ali ibn Ömer eş-Şâzelî from Caffa. Then Şâzelî was accepted as a master of this profession. It is recorded that the Coffee was brought to Mecca and Medina by the Arabs in 1510. It is known that the coffee was drunk for he first time in Istanbul during the time of I. Sultan Selim in 1517 and it was banned by some of the Otoman Sultans. Then, it is said that, coffea is spread first Italy then France and then all over Europe due to the Otoman merchants. Coffee beans which are dried seeds of Coffea arabica L., its homeland is Abyssinia (Ethiopia) or other Coffea (Rubiaceae) species consist of tanin, esential oil (%0.15), flat (%15), sugars and caffeine (%0.6-2.5). It is recorded that the drug stimulates circulatory, digestive and central nervous system and shows diuretic effect because of caffeine. In this study, the use of coffee throughout the history will be given as well as the place of it in our social lives. Keywords: Coffee; Coffeehouse; Folk medicine; Historical applications.
Diğer ID | JA89PA49YZ |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2012 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ağustos 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 2 Sayı: 2 |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin