Aztek mitolojisinde kakao ağacı Meksika cennetinin en güzel süsüydü. Yüksek ağaçların gölgesinde yetişen bu ağacın meyveleri tanrıların yemeği olarak kabul ediliyordu. Kristof Kolomb yeni dünyaya ayak bastığında Aztek İmparatorluğu bir çikolata tutkunu olan II. Moctezuma tarafından yönetiliyordu. Kolomb ve ekibi yerliler tarafından kumaşlar, çeşitli kıymetli eşyalar ve kakao çekirdekleri hediye edilerek karşılanırlar. Kakao tohumlarını kavurup ezerek ve içine çeşitli baharatlar katarak hazırladıkları ve çikolata adını verdikleri içecek başlangıçta Avrupalıların damak tadına uymaz. Bu karışımı insanlar için bir içecekten çok domuz yemine benzetirler. Zamanla alışırlar, içine şeker ve çeşitli aromatlar katarak kendi zevklerine uygun hale getirirler. 17. yüzyıl başlarında çikolata İspanya’da günlük hayatın bir tutkusu olmaya başlar ve kısa sürede tüm Avrupa’yı fetheder. Eski Meksika geleneklerine göre çikolata sadece bir içecek olarak değil tonik özellikleriyle de günlük yaşamda önemli bir rol oynuyordu. Aztek kodekslerinde çikolatanın çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanıldığı kayıtlıydı. 17. yüzyılda Avrupalı hekimler de çikolatayı tedavi amacıyla kullanmaya başladılar. 18. yüzyıl başında bir Fransız eczacı çikolata ile tadı daha güzel, alımı daha kolay ilaç şekilleri yapılabileceği fikrini ortaya attı. Böylece 19. yüzyılda kodekslere giren tıbbi çikolatalar ortaya çıktı. Artık her hastalığa karşı bir çikolata vardı. Günümüzde ise çikolatanın kimyasal bileşimi ve içerdiği bileşiklerin sağlık için faydaları bilimsel olarak ortaya konmuş durumdadır. Zengin flavonoit içeriği nedeniyle antioksidan etkileri olduğu klinik deneyler ile doğrulanmıştır
According to Aztec myhtology the cacao tree was the crown jewel of the Mexican paradise. The cacao bean, which grows on small trees in the shadows of tropical forests, was regarded as the food of the gods. When Columbus and his men set foot on the new world, the Aztec empire was ruled by Moctezuma II who was a chocolate afficionado. The locals welcomed Columbus and his men with gifts of cloth, valuable artifacts, and cacao beans. The Aztecs prepared a drink from ground roasted cacao beans and spices called “chocolate” (“chocolātl” in the Aztec language) which at first did not appeal to the European palate. Europeans likened this drink to pig feed and regarded it as not fit for human consumption. They did, however, over time get used to it and made it more palatable by adding sugar and spices. By early 17th century most Spaniards had a penchant for chocolate and this obsession rapidly spread to the rest of Europe. In Mexican tradition chocolate was not only a beverage but also played an important role as a tonic. Aztec codices record the use of chocolate in the treatment of a variety of diseases. Physicians in 17th century-Europe also started using chocolate for therapeutic purposes. Early in the 18th century a French pharmacist proposed that chocolate could make certain medications more palatable. Thus medicinal chocolates were prepared which were recorded in the codices of 19th century Europe. There was now a chocolate for every disease. Today the chemical composition of chocolate and the health benefits of some of its components have been scientifically demonstrated. For instance, clinical studies show that chocolate has antioxidant properties due to its high flavonoid content.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 XI. National Conference on the History of Turkish Pharmacy 25-28 May 2014 |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin