The 21-st century is the era in which form of
experiencing all the vital accumulation of humanity is changed. In particular,
countries that shape the forms of production and consumption are experiencing
positive or negative processes, and the consequences of this change. Yet, this
change varies for each and every place on earth. While some places on earth
pave the way for space age through advanced technology and information
networks, it is known that there are communities on earth still living a
primitive life. Even though the earth
has such a heterogeneous structure, it is overwhelmed by the circumstances
generated by globalization. How the practices of life presented by this network
of new relationships reflected in the perception of space constitutes the
framework of this article. In this context, it is intended to discuss the
place-space-belonging relationships and transformations in rural and urban
areas.
İnsanlığın tüm
yaşamsal birikiminin deneyimlenme biçimlerinin değiştiği çağ 21yy. olmaktadır.
Özellikle üretim ve tüketim biçimlerini şekillendiren ülkeler bu değişimin
olumlu ya da olumsuz süreçlerini ve sonuçlarını yaşamaktadırlar. yine de bu
değişim yeryüzünün her noktası için aynı olmamaktadır. Yeryüzünün bazı
noktaları ileri teknoloji ve bilişim ağı üzerinden uzay çağının zeminini
hazırlamaktadır. Öte yandan dünya üzerinde halen ilkel yaşam biçimleri ile
hayatını sürdüren toplulukların olduğu bilinmektedir. Yeryüzü böyle bir heterojen yapıya sahip olsa
da küreselleşmenin ürettiği durumlara
karşı yenik düşmektedir. Bu yeni ilişkiler ağının sunduğu yaşam pratiklerinin
mekanın algılanma biçimlerine nasıl yansıdığı ise bu makalenin çerçevesini
oluşturmaktadır. Bu kapsamda kırsalda ve
kentteki yer-mekân-aidiyet ilişkilileri ve dönüşümleri tartışılmak
istenmektedir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 2 |