Bu çalışma ile Eyüp’teki 16. Yüzyıla
tarihlenen kırma çatılı mescitlerin koruma sorunları incelenmiştir. Sur
dışındaki ilk yerleşim olan Eyüp, tarihsel süreçte somut ve somut olmayan
kültürel mirası ile İstanbul’un önemli bölgelerinden biri olmuştur. Bu mirasın
korunmasına yönelik adımlardan ilki olan kentsel sit alanı sınırları 15.01.1977
tarih ve 9591 sayılı Gayrimenkul Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile
belirlenmiş ve alandaki tarihi eserler tespit ve tescil edilmiştir. Bu tarihten
günümüze kadar koruma alanında yapılan pek çok çalışmaya rağmen bölgedeki
tarihi yapılar çevresel ve fiziksel faktörlerin yanı sıra yeterli koruma
bilincine sahip olmayan kullanıcı ve uygulayıcıların tehdidi altındadır. Mescitlerin
çoğu; niteliksiz ekler (mekan, rüzgarlık, saçak vb), kendi imkanları ile bakım
ve onarım yapılmaya çalışılması ve yapıyı güzelleştirme çabaları ile yapılan
müdahalelerle, malzeme, biçim ve/veya üslup özellikleri açısından değişime
uğramış, özgün kimlikleri zedelenmiştir. Bu çalışmada öncelikle bölgede 16.
yüzyılda inşa edilmiş benzer durumdaki kırma çatılı mescitler tespit
edilmiştir. Çalışma kapsamına alınan on iki mescidin bu duruma gelmelerindeki
süreç ve koşullar tartışılarak koruma sorunları incelenmiş, sürdürülebilirliklerinin
sağlanarak özgün kimlikleri ile geleceğe aktarılabilmelerine yönelik çözüm
önerileri geliştirilmiştir.
In this study, conservation
problems of masjids with hipped roof dated 16th century in Eyüp were
investigated. Eyüp, the first settlement outside the city wall, has been one of
the important regions of Istanbul with its tangible and intangible cultural
heritage. The first stage for the protection of this heritage, the urban site
boundaries were determined by the decision of the Supreme Council of Real
Estate and Monuments, No. 9591 of 15.01.1977, and the historical monuments in
the area have been identified and registered. Despite many studies in the field
of conservation since this date, the historical structures in the region are
threatened by environmental and physical factors as well as users and
practitioners who do not have sufficient protection awareness. Most of the
masjids are unqualified additions (space, windbreak, eaves, etc.), attempts to
make maintenance and repair by their own, interventions made with the efforts
to beautify (!) the structure, material, form and/or stylistic features have
been changed and their original identities have been damaged. In this
direction, firstly, similar hipped roofed masjids, which were built in the
region in the 16th century, were identified. Preservation problems were
examined by discussing the process and conditions of the twelve masjids
included in the scope of the study, and solutions were developed to ensure
their sustainability and transfer them to the future with their original
identities.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 1 |