The necessity of recognizing Nâmık Kemâl’s Tahrîb-i Harâbât and Ta‘kîb as the first original works of late Ottoman-Turkish literary criticism has been emphasized by major figures such as Mizancı Murat and Ahmet Hamdi Tanpınar and has gradually become a point of consensus among modern Turkish literary scholars. Despite their divergence from the tezkire tradition by shifting their focus to literary texts and being regarded as the foundation of modern criticism, the fact that these works have not been examined as critical texts in their own right produces a paradoxical space of silence in which critical thought has been delayed in interrogating its own foundations. Both texts present themselves as muâheze while also demonstrating a fluidity between criticism and the early Ottoman-Turkish literary conventions of tenkîd and muâheze. In response to Harâbât, Kemâl at times approaches criticism as the identification of a work’s deficiencies and the regulation of its flaws, occasionally shifting toward muâheze by targeting the author rather than the text itself. At the same time, by adopting the role of a nâkkad (a critic who discerns genuine poetry from false poetry), he embodies the etymological essence of tenkîd. However, the aspects of judgment, reasoning, and ruling inherent in the concept of muhâkeme, which he used as an equivalent for criticism before adopting muâheze, continue to influence his criticism. This study, while considering the historical evolution of the concept of criticism, discusses the early forms of criticism in the late Ottoman-Turkish literary sphere and the issues of naming and conceptualizing it through the first original critical texts.
Nâmık Kemâl’in Tahrîb-i Harâbât ve Ta‘kîb adlı eserlerinin, geç Osmanlı-Türk edebî eleştirisinin ilk telif metinleri olarak değerlendirilmesi gerekliliği, Mizancı Murat ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimler tarafından vurgulanmış; zamanla bu görüş, modern Türk edebiyatı araştırmacıları arasında genel kabul görmüştür. Edebiyat metinlerine yönelme dikkatiyle tezkire geleneğinden ayrışan ve modern eleştirinin başlangıcı addedilen bu eserlerin birer eleştiri metni olarak bizatihi kendilerinin incelenmemiş olması, eleştirel düşüncenin kendi temellerini sorgulamakta geciktiği çelişkili bir suskunluk alanı üretir. Her iki metin, birer muâheze olarak sunulmalarının yanı sıra, eleştiri ve eleştirinin geç Osmanlı-Türk edebiyatındaki erken teamülleri olan tenkîd ve muâheze türleri arasında sergiledikleri geçişkenliklerle dikkat çeker. Harâbât karşısında Kemâl, bir taraftan eleştiriyi “bir eserin noksanlarının ifadesi, kusurlarının tanzimi” olarak görür ve zaman zaman metinden ziyâde yazarı hedef alan yönleriyle muâheze türüne yaklaşır, aynı zamanda sahte şiiri hakikisinden ayıran bir nâkkad konumuyla da tenkîd kavramının etimolojik kökeniyle uyumlu hareket eder. Öte yandan, muâhezeden önce eleştiri karşılığında kullandığı muhâkeme kavramı, yargılama, akıl yürütme ve hükmetme boyutlarıyla eleştirel yaklaşımını etkilemeye devam eder. Bu çalışma, eleştiri kavramının tarihsel gelişimini de göz önünde bulundurarak geç Osmanlı-Türk edebî alanında eleştirinin erken biçimlerini, onu adlandırma ve anlamlandırma sorunlarını söz konusu ilk telif eleştiri metinleri üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Teori, Edebi Çalışmalar (Diğer), Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mart 2025 |
Kabul Tarihi | 24 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 8 |
Yazarlar, yayımlanmak üzere Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi’ne gönderdikleri eserlerin tüm yayın haklarını saklı tutmakla birlikte, eserlerini Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY 4.0) kapsamında paylaşmayı kabul ederler. Bu lisans uyarınca, başkaları eseri uygun atıf yapmak koşuluyla paylaşabilir, çoğaltabilir, dağıtabilir ve yeniden kullanabilir. Ancak yazarların adı, çalışmanın başlığı ve derginin adı her kullanımda açıkça belirtilmelidir. Nesir, yazarların telif haklarını ellerinde tutmalarına izin verir; yalnızca eserin ilk yayım hakkına sahiptir.