Kompozit rezinlerin 1962 yılında Bowen tarafından tanıtılmalarıyla başlayan süreçte, hastaların estetik beklentisinin
artması ve amalgam hakkındaki endişeler kompozit rezinleri tercih edilen materyal haline getirmiştir. Kompozit rezinlerin estetik olması, konservatif kavite preparasyonuna imkan sağlaması ve tamir edilebilmesi avantajlarının yanı
sıra polimerizasyon büzülmesi, fonksiyonel tüberküllerde kullanımında aşınma direncinin az olması gibi dezavantajları
bulunmaktadır. 1960’ların başından günümüze kadar kompozit rezinler hakkında çeşitli araştırmalar yapılmış, kompozit rezin materyali geliştirilmeye çalışılmıştır. Geliştirilen özellikler ve bu alanda yapılan araştırmalar ile kompozit
rezinlerin dezavantajlarının elimine edilmesi hedeflenmiştir. Bununla birlikte literatürde kompozit rezin ile ilgili hem
in vivo hem de in vitro araştırmalar ın sayısı da artmıştır . Literatürdeki in vivo araştırmalarda hastaların yaşı, cinsiyeti
ve incelenen toplam hasta sayısı gibi hastaya ait veriler yer almakla birlikte kullanılan materyaller, materyallerin klinik
değerlendirme kriterlerine ait veriler, restorasyon ömrü gibi veriler de çalışmanın değerlendirilen verileri arasında
yer almaktadır. Bu makalede, kompozit rezin restorasyonlar ve diğer restoratif materyaller ile ilgili literatürde yapılan
2010 ve sonrası in vivo ve in vitro çalışmalar derlenmiş ve bu çalışmalarda yer alan tüm veriler incelenerek tablolar
halinde sunulmuştur
kompozit rezin restorasyonlar in vivo ve in vitro araştırmalar klinik araştırmalar
In the process that started with the introduction of composite resins by Bowen in 1962, the increased aesthetic expectation of patients and concerns about amalgam have made composite resins the preferred material. As well as the advantages that composite resins being aesthetic, allow for conservative cavity preparation and can be repaired, there are disadvantages such as polymerization shrinkage, low wear resistance in use in functional tubercles. Various researches have been conducted on composite resins since the early 1960s and a composite resin material has been developed. It is aimed to eliminate the disadvantages of composite resins with the developed properties and researches in this field.
However, the number of both in vivo and in vitro studies on composite resin has increased in the literature. In vivo studies in the literature include patient data such as age, gender, and the total number of patients examined, and data such as the materials used, the data of the clinical evaluation criteria of the materials, and the restoration survival are among the evaluated data of the study. In this article, in vivo and in vitro studies conducted in the literature on composite resin restorations and other restorative materials in 2010 and later are compiled and all data in these studies are examined and presented in tables.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Diş Hekimliği |
Bölüm | DERLEME |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 18 Eylül 2020 |
Kabul Tarihi | 14 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 3 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.