Kur’an ilk dönemlerden itibaren Müslümanlar için en güçlü otorite ve referans olarak değerlendirilmiştir. Kur’an’ın Allah kelamı olması bu otoritenin nedenidir. Söz konusu otorite, farklı siyasi/teolojik yaklaşımları benimseyenlerin kendi iddialarını Kur’an’a onaylatma çabasını beraberinde getirmiştir. Önemli ölçüde siyasi ayrışmalar neticesinde ortaya çıkan kelam da iddialarını ayetlere isnat ederek Kur’an’ın otoritesinden yararlanmıştır. Farklı yaklaşımları benimseyen kelamcıların zaman zaman aynı ayetlere dahi atıf yapması, Kur’an’ın farklı anlamalara elverişli yapısından kaynaklanmaktadır. Mushaflaşma öncesinde Kur’an’ın belli bir gerçekliğinin bulunduğu ve indiği toplumun dinî/siyasi ve sosyal problemleri ile doğrudan ilişkili olduğu düşünülürse kelamcıların sonradan mushafa yaptığı atıfların bir takım güçlükleri barındıracağı ve belli tartışmaları beraberinde getireceği kabul edilebilir. Nitekim bu durum, te’vil olgusunun güçlenmesine yol açmıştır. Kelamcıların kendi iddialarını Kur’an’a onaylatma kaygısı esasen iki ayrı gerçeklik alanının bir araya getirilmesine neden olmaktadır. Çünkü kelamî düzeyde ayetlere atıf yapmak suretiyle Kur’an’ın otoritesinden yararlanma çabası, onu kendi gerçekliğinden uzaklaştırıp sadece mushafla sınırlamak anlamına gelmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2011 |
Gönderilme Tarihi | 19 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 31 Sayı: 31 |
Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi
Adres: Aşkan Mh. Yeni Meram Cd. No: 136 Meram / KONYA • E-posta: akifdergisi@erbakan.edu.tr
ISSN: 2148-9890 • e-ISSN: 2149-0015
Sosyal Medya Hesapları:
Twitter: @akifdergisi • Instagram: @akifdergisi • Facebook: @akifdergisi