The concepts of religion and conscience,
which are encountered in various ways in almost all areas of social life, are
the absolute subjects of national law as well as undeniable elements of
international law.
Essentially, these concepts give the impression that national law may be
insufficient to overcome. In spite of its increasing importance for the states,
the protection of freedom of religion and conscience has been pushed to the
background in the context of international law. Although there were wars on the
axis of religion in the 16th and 17th centuries, with the emergence of the
enlightenment movement, religion and international law began to be distinguished
from each other in the emerging nation-states. Freedom of religion and
conscience gained more importance on the basis of human rights in the second
half of the 20th century. With the end of the Cold War, international law began
to deal with the protection of freedom of religion and conscience in the
context of the protection of human rights. In this
study, the protection of freedom of religion and conscience in the context of
international law has been searched in detail in terms of literature, and the
issue of freedom of religion and conscience based on freedom of conscience has
been investigated.
It has also been tried to make a historical analysis of the
problem of ensuring the protection of freedom of religion and conscience in the
context of international law of every individual living in the world without distinction of
religion, language and race.
Freedom of Religion and Conscience International Law Human Rights
Toplumsal
hayatın hemen her alanında değişik şekillerde karşımıza çıkan din ve vicdan
kavramları ulusal hukukun mutlak konuları olmanın yanında uluslararası hukukun
da yadsınamaz unsurlarıdır. Esasen bu kavramlar ulusal hukukun üstesinden
gelmekte yetersiz kalabileceği izlenimi uyandırmaktadır. Devletler özelinde artan önemine rağmen, din
ve vicdan hürriyetinin korunması uluslararası hukuk bağlamında geri plana
itilmiştir. 16. ve 17. yüzyıllarda din ekseninde savaşlar yaşanmasına rağmen,
aydınlanma hareketinin ortaya çıkışıyla din ve uluslararası hukuk yeni ortaya çıkan
ulus devletlerde birbirinden ayrışmaya başlamıştır. Din ve vicdan özgürlüğü 20.
yüzyılın ikinci yarısında insan hakları temelinde daha fazla önem kazanmıştır. Soğuk
Savaşın sona ermesiyle beraber uluslararası hukuk, din ve vicdan hürriyetinin
korunmasını insan haklarının korunması bağlamında ele almaya başlamıştır. Bu çalışmada din ve vicdan hürriyetinin
uluslararası hukuk bağlamında korunmasının alan yazın açısından detaylı bir
şekilde taraması yapılmış olup, din ve vicdan hürriyeti temelli sorun ve hukuki
tartışmanın kendisine uluslararası hukuk kapsamında çözüm aranması konusu
araştırılmıştır. Din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin dünya üzerinde yaşayan her
bir bireyin din ve vicdan hürriyetinin uluslararası hukuk bağlamında korunmasının
sağlanması sorunsalının tarihsel anlamda analizi de yapılmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 16 Kasım 2019 |
Kabul Tarihi | 4 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 1 |