Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

AFGAN TALİBANI: DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI

Yıl 2020, Cilt: 2 Sayı: 2, 59 - 77, 27.12.2020

Öz

Siyasi, dini veya ideolojik amaçlarını duyurmak, bir grubu, hükümet güçlerini ya da sivilleri korkutmak, sindirmek, izleyicileri harekete geçirmek amacıyla gerçekleştirilen ciddi şiddet içeren eylemler terör eylemi olarak değerlendirilmektedir. Bu eylemlerin bir örgüt çatısı altında birleşerek gerçekleştirildiği örgütlü terörizmin ilk yansımalarından bugüne terörizm oldukça uzun bir geçmişe sahiptir. Bununla birlikte işgaller, iç savaşlar, yolsuzluklar gibi birçok iç ve dış girdinin cesaretlendirdiği terörizmin ve terör faaliyetlerinin yoğun yaşandığı ülkelerden bir tanesi de Afganistan’dır. 1994 yılında kurulan, 1996 yılından 2001 yılına değin ülkede iktidar sahibi olan ve özellikle 2001 yılında Taliban hükümetinin devrilmesinin ardından Afganistan’da hala geniş faaliyet alanına sahip olan Taliban, tesis edilen Afgan hükümetine karşı gerçekleştirdiği terör eylemleriyle adından söz ettirmektedir. İslami medreselerin izinde ortaya çıkmış ve nihai amaç olarak ülkeyi yabancı devletlerin askeri birliklerinden arındırmayı ve İslami Şeri hukuk kurallarının uygulandığı bir İslam devleti tesis etmeyi amaç edinen Taliban bu amacına ulaşmak için yoğun olarak hükümet güçlerini ve sivilleri hedef almaktadır. 2001’de Afganistan’ın işgali sonrasında koalisyon güçleri tarafından tesis edilen Afgan Hükümeti, Taliban yönetimi tarafından meşru otorite olarak tanınmamış ve bu durum ülkedeki terör eylemlerinin devam etmesini beraberinde getirmiştir. Birçok kez Afganistan’da barışın sağlanması adına girişimlerde bulunulmuşsa da bu barış girişimleri Şubat 2020’nin sonlarında imzalanan antlaşmaya kadar sonuçsuz kalmıştır. Hali hazırda ABD ve Taliban arasında imzalanan bu antlaşmanın nihai bir sonuca ulaşıp ulaşamayacağı konusu tartışmalıdır. Taraflar arasında gerçekleştirilen bu antlaşma Taliban açısından bir başarı iken uluslararası hukuk ve Vestfalyen devlet açısından bir başarısızlık olarak okunmaktadır. Bu minvalde çalışmanın konusu da Afganistan’da Taliban terörünün ve şiddetinin arka planı, Afgan Talibanı’nın örgüt yapısı ve örgütün stratejisi, Afgan hükümetinin katılımı olmaksızın ABD ve Taliban arasında gerçekleştirilen Afganistan’a barışı getirme antlaşmasına değin Taliban ve bu tarihi antlaşma sonrası Afganistan’da terörün geleceği tartışmalarından oluşmaktadır.

Kaynakça

  • İÇİNDEKİLER
  • ÖZET 2 GİRİŞ 3 TERÖRİZM KAVRAMI 5 ORTADOĞU COĞRAFYASI VE BÖLGEDEKİ TERÖR ÖRGÜTLERİ 8 AFGANİSTAN’A GENEL BİR BAKIŞ 10 AFGANİSTAN’DA TALİBAN ŞİDDETİNİN VE TERÖRÜNÜN ARKA PLANI 11 AFGAN TALİBANI’NIN ÖRGÜT YAPISI 13 1. Örgütün Önde Gelen İsimlerinden Bazıları 13 2. Örgütün Kaynakları 15 ÖRGÜTÜN STRATEJİSİ 16 1.İdeolojisi ve Amaçları 16 2. Siyasi Faaliyetleri 16 3. Örgütün Hedef Tahtası ve Hedeflere Yönelik Saldırı Yöntemleri 17 4. Örgüt Tarafından Gerçekleştirilen Önemli Saldırılardan Bazıları 18 AFGAN TALİBANI’NIN KISA TARİHİ: KURULUŞTAN AFGANİSTAN’A BARIŞI GETİRME ANTLAŞMASINA 20 SONUÇ YERİNE: BARIŞ ANTLAŞMASI SONRASI AFGAN TALİBANI VE AFGANİSTAN’DA TERÖRÜN GELECEĞİ 27 KAYNAKÇA 30
  • AFGAN TALİBANI: DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI
  • ÖZET Siyasi, dini veya ideolojik amaçlarını duyurmak, bir grubu, hükümet güçlerini ya da sivilleri korkutmak, sindirmek, izleyicileri harekete geçirmek amacıyla gerçekleştirilen ciddi şiddet içeren eylemler terör eylemi olarak değerlendirilmektedir. Bu eylemlerin bir örgüt çatısı altında birleşerek gerçekleştirildiği örgütlü terörizmin ilk yansımalarından bugüne terörizm oldukça uzun bir geçmişe sahiptir. Bununla birlikte işgaller, iç savaşlar, yolsuzluklar gibi birçok iç ve dış girdinin cesaretlendirdiği terörizmin ve terör faaliyetlerinin yoğun yaşandığı ülkelerden bir tanesi de Afganistan’dır. 1994 yılında kurulan, 1996 yılından 2001 yılına değin ülkede iktidar sahibi olan ve özellikle 2001 yılında Taliban hükümetinin devrilmesinin ardından Afganistan’da hala geniş faaliyet alanına sahip olan Taliban, tesis edilen Afgan hükümetine karşı gerçekleştirdiği terör eylemleriyle adından söz ettirmektedir. İslami medreselerin izinde ortaya çıkmış ve nihai amaç olarak ülkeyi yabancı devletlerin askeri birliklerinden arındırmayı ve İslami Şeri hukuk kurallarının uygulandığı bir İslam devleti tesis etmeyi amaç edinen Taliban bu amacına ulaşmak için yoğun olarak hükümet güçlerini ve sivilleri hedef almaktadır. 2001’de Afganistan’ın işgali sonrasında koalisyon güçleri tarafından tesis edilen Afgan Hükümeti, Taliban yönetimi tarafından meşru otorite olarak tanınmamış ve bu durum ülkedeki terör eylemlerinin devam etmesini beraberinde getirmiştir. Birçok kez Afganistan’da barışın sağlanması adına girişimlerde bulunulmuşsa da bu barış girişimleri Şubat 2020’nin sonlarında imzalanan antlaşmaya kadar sonuçsuz kalmıştır. Hali hazırda ABD ve Taliban arasında imzalanan bu antlaşmanın nihai bir sonuca ulaşıp ulaşamayacağı konusu tartışmalıdır. Taraflar arasında gerçekleştirilen bu antlaşma Taliban açısından bir başarı iken uluslararası hukuk ve Vestfalyen devlet açısından bir başarısızlık olarak okunmaktadır. Bu minvalde çalışmanın konusu da Afganistan’da Taliban terörünün ve şiddetinin arka planı, Afgan Talibanı’nın örgüt yapısı ve örgütün stratejisi, Afgan hükümetinin katılımı olmaksızın ABD ve Taliban arasında gerçekleştirilen Afganistan’a barışı getirme antlaşmasına değin Taliban ve bu tarihi antlaşma sonrası Afganistan’da terörün geleceği tartışmalarından oluşmaktadır.
  • GİRİŞ Terörizm ve terör eylemleri yalnızca günümüze ait bir sorun olmanın ötesinde tarihsel kökeni derinlere dayanan bir olgudur. Tarihte örgütlü terörizmin ilk örnekleri Ortadoğu topraklarında, Filistin’de I. yüzyılda kendisini göstermiştir. Yazılı metinlerine sınırlı da olsa sahip olunan ve Romalılara karşı sistematik terör taktikleri uygulamış Yahudi Zelot tarikatı -ki bu tarikatın mücadeleleri Flavius Josephus (37-100) tarafından Romalılarca yaygın bir şekilde kullanılan sicarius -hançerle öldüren- kelimesinden gelen Sicarii terimiyle kaleme alınmıştır- ilk terör örgütlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Terörist örgütün iki klasik örneği olarak kabul edilen Zelot tarikatı ve Haşhaşiler tarikatından , günümüze değin isminden oldukça fazla söz ettiren Japon Kızıl Ordusu, Aum Şinrikyo, Bask Yurdu ve Özgürlük (ETA), İrlanda Cumhuriyet Ordusu (İRA), El Kaide, Halk Savunma Birlikleri (YPG), Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Boku Haram ve Taliban gibi örgütlerin varlığı, farklı tarihlerde ve dünyanın farklı yerlerinde terörizm olgusuyla karşı karşıya kalınabileceğinin göstergesi olmuştur. Bu çalışmanın konusunu Ortadoğu genelinde Afganistan özelinde Afgan Talibanı oluşturmaktadır. Afganistan’ın Ortadoğu’ya eklemlenmesi çalışmanın ileriki bölümlerinde ele alınmıştır. Çalışma konusu olarak Afgan Talibanı’nın seçilmiş olmasının altında birçok sebep bulunmaktadır. İlk olarak, Afgan Talibanı’nın Rusya, Türkiye gibi devletlerce terör örgütü olarak tanınmasına karşın ABD hükümeti NATO, BM ve EU tarafından Taliban -Afgan Talibanı- herhangi bir şekilde terörist grup olarak kategorileştirilmemiş ve sınıflandırmaya tabi tutulmamıştır.-yalnızca silahlı asiler şeklinde bir tanımlama mevcuttur- ABD’nin böyle bir tutum sergilemesinin altında örgütle masaya oturma ihtimalini kaybetmek istememesi düşünülebilir. Öyle ki 2020 yılı şubat ayında ABD ve Taliban arasında uzun bir sürecin ardından Afganistan’a barışı getirme antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma birçok devlet ve kurum tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Afgan Talibanı için bir başarı iken; uluslararası hukuk ve Vestfalyen anlamdaki devlet açısından da bir başarısızlık göstergesidir. Bu konuya çalışmanın ileriki bölümlerinde yer verilmiştir. Taliban özelinde bir çalışma gerçekleştirilmiş olmasının önemli bir diğer sebebi ise Institute for Economics and Peace (IEP) tarafından yıllık olarak yayınlanan Global Terrorism Index (GTI) 2019 raporlarına göre 2004 yılından itibaren dünyada terörden en çok etkilenen 10 ülke içerisinde birinci sırada yer alan ülke olan Irak iken, IŞİD’ in mağlup edilmesini takiben bu ülke ikinci sıraya gerilemiş ve 2015 yılından 2018 yılına kadar ikinci sırada yer alan Afganistan birinci sıraya yükselmiştir. 2018 yılı içerisinde gerçekleştirilen en çok ölümle sonuçlanan 20 terör saldırısının gerçekleştirildiği şehirlerin 16’sının Afganistan topraklarında yer alması da konunun seçilmesinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca GTI 2019 raporlarına göre 2017-2018 yılları içerisinde terör seviyesinin zirve yaptığı iki ülkeden bir tanesi de Afganistan’dır. -bir diğeri ise Nijerya- Bununla birlikte terör eylemlerinin Afganistan ekonomisine maliyeti ise Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)’ nin %19,4’lük kısmına tekabül etmektedir. Bu durum da aynı raporlara göre Afganistan’ı terörün ekonomideki etkisi sıralamasında zirveye taşımaktadır. Afganistan’da gerçekleştirilen terör saldırılarının sorumluları açık ara Taliban iken bir diğer örgüt ise Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)’e biatlı Horasan Vilayeti yapılanması olmuştur. Kaldı ki Rusya ve Taliban’ın koordineli bir şekilde çalışarak IŞİD ‘in Afganistan’da güç elde edişini önleme çabalarına da çalışma bünyesinde değinilmiştir. Taliban, Afganistan içerisinde 1994’te gerçekleştirmiş olduğu ilk eylemden bu yana 1996-2001 yıllarında ülke üzerinde kontrolü ele geçirmiş. Daha sonra ABD ve koalisyon güçlerinin işgali neticesinde kaçmak zorunda kalmış ve daha sonra tekrar güç kazanmaya başlamıştır. ABD ve Taliban arasında 29 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirilen antlaşma da günümüze geldikçe Taliban’ın ne denli büyük bir iktidar alanı sağladığının kabul gördüğünün göstergelerinden bir tanesidir. Ancak gerçekleştirilen bu antlaşmanın nihai kertede Afgan halkının lehine olacağı ve Afgan Taliban’ının ülkedeki terör eylemlerini azaltacağı hususu tartışmalıdır. Konunun neden Afgan Talibanı özelinde çalışılacağının altının çizilmesinin yanı sıra çalışmanın nasıl ele alınacağından da bahsetmek okuyucuya çalışmanın seyrine ilişkin fikri verecektir. Bu çerçevede çalışma içerisinde izlenecek güzergahta öncelikle farklı devlet ve kurumların terörizm kavramını nasıl ele aldıkları belirtilecektir. Buradaki amaç ‘terör’ kavramının müşterek bir tanımının olmamasının, devletlerce ve kurumlarca farklı şekillerde ele alınmasının terörizmle mücadelede uluslararası iş birliğini zorlaştırması ve devletlerarası ikili ilişkilerini olumsuz yönlü etkileyebileceğinin altının çizilmesi hususunda önemlidir. Ayrıca her ne kadar bir devlet genel bir terörizm kavramı ortaya koysa bile zaman zaman ABD’nin Talibanı kategorileştirmesi örneğinde görüldüğü gibi kimi örgütleri bu tanımlamaya dahil edememektedir. Terörizm kavramının ele alınmasının akabinde Ortadoğu coğrafyasının nereyi ifade ettiği ve bölgedeki terör örgütlerine kısaca değinilecektir. Bunu gerçekleştirmek Afganistan’ın GTI raporları doğrultusunda Güney Asya bünyesinde değerlendirilirken, bu çalışma içerisinde Ortadoğu coğrafyası dahilinde değerlendirilecek olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Afganistan’da özellikle IŞİD gibi terör örgütleri de eylemler gerçekleştirmiş ve Rusya gibi devletlerle Talibanı bölgede koordineli bir şekilde iş birliği yapmaya sevk etmiştir. Bu yüzdendir ki Ortadoğu coğrafyası ve bölgedeki bir takım terör örgütlerinden bahsetmek gerekli görülmektedir. Tüm bu taslak çizildikten sonra Afganistan’da Afgan Talibanı terörünü ortaya çıkartan sosyo-politik yapıya değinilecek ve sosyo-politik yapının etkisiyle ortaya çıkan terör örgütü -Taliban- ve örgüt yapısı (kaynakları, liderleri), stratejileri (örgütün ideolojisi, hedefleri, politik hareketleri, hedef ve taktikleri, saldırıları), ele alınacaktır. En nihayetinde de ABD ve Taliban arasında imzalanan Afganistan’a barışı getirme antlaşmasının Afgan Talibanı üzerindeki muhtemel sonuçları tartışılacaktır. TERÖRİZM KAVRAMI Terörizm kavramının resmi ve gayri resmi tanımlamalarına geçmeden önce kavrama ilişkin tanımsal bir belirsizlikle karşılaşılacağı göz önüne alınmalıdır. Çünkü siyasi şiddet, kişilerin ideolojik bakış açıları, ırkları ve dini inançları yanısıra ulusal kimlik karşısında seçtikleri tarafa ve kişisel yargılara göre ya terörizm ya da kurtuluş için bir özgürlük mücadelesi olarak yorumlanabilme potansiyeline sahiptir. Etnik, dini, ideolojik yaklaşımlarınız doğrultusunda bir kişinin teröristini başka bir kişinin özgürlük savaşçısı olarak değerlendirebilirsiniz. Bir eylemin terör eylemi mi yoksa kurtuluş mücadelesi mi olduğu sorusu terörizm kavramı üzerinde ortak bir paydada birleşilememesinin mihenk taşıdır. Terörizm kavramı, Latince “bilinmeyen ve öngörülmeyen bir tehlike karşısında duyulan aşırı korku ve endişe, dehşet” anlamında kullanılan terror kelimesinden kök almaktadır. Fransız ihtilali akabinde ortaya çıkan 1793 Ulusal Konvansiyon döneminde Jakoben* yönetimi tarafından sistematik bir biçimde uygulanan ve ilan edilen Reign of Terror, terörizm kavramının siyaset ve hukuk alanlarında da literatüre eklenmesini beraberinde getirmiştir. 19. yüzyıl süresince yaşanan gelişmeler neticesinde terörizm, yalnızca devlet eliyle halka uygulanan şiddeti değil, bireyler ya da siyasi gruplarca devlete yönelik uygulanan şiddeti de ifade edecek şekilde evirilmiştir. Literatürde terörizm kavramı henüz oldukça genç olsa bile giriş bölümünde de belirtildiği gibi ilk örgütlü terör eylemleri Roma dönemi Yahudi Zelot tarikatına kadar dayandırılmaktadır. Günümüzde terörizm kavramı araştırmacılar, uzmanlar ve kurumlar tarafından farklı şekillerde ele alınmaktadır. Farklı devletlerin, yapıların ve akademisyenlerin kavram tanımlamalarının farklılığı; terörizm kavramıyla her ne kadar sık sık karşılaşılıyor olsa dahi, kavramın daha karmaşık bir anlamı ifade etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu kavram ne uluslararası akademik çevrede ne de kanun uygulayıcı kurumlar özelinde üzerinde uzlaşı sağlanabilmiş bir kavram değildir. Bu durum devletlerarası ikili ilişkilerde kimi sorunları da beraberinde getirmektedir. Örneğin; A devletinin B yapısını terör örgütü olarak kabul ediyor olması karşısında C devletinin B yapısını terör örgütü olarak tanımaması A devleti ve C devleti arasındaki ikili ilişkilerin olumsuz yönlü etkilenmesini de içerisinde bir nüve gibi taşımaktadır. Ayrıca tanınmış bir terör örgütüyle uzlaşı sağlamak amacıyla bir devletin masaya oturması Vestfalyen anlamda devlet için büyük bir soruna da işaret etmektedir. Diğer taraftan terörizm kavramı yalnızca hükümetler tarafından değil, hükümet içerisindeki ilgili birimler tarafından da farklı şekillerde tanımlanabilmektedir. Bu noktada bazı ülkelerin, ülke içi birimlerinin ve uluslararası yapıların terörizm kavramını nasıl ele aldığına değinmek yerinde olacaktır. İngiltere Terrorism Act 2005 raporunda; “Bir siyasi, dini veya ideolojik nedeni ilerletme amacıyla, herhangi bir kişiye veya mülkiyete karşı, ciddi şiddet içeren eylemlerde veya eylem tehdidinde bulunmak” şeklinde bir terörizm tanımlaması ortaya koymaktadır; bu tanımlamayla örtüşen Afgan Talibanı uluslararası terör örgütleri listesinde yer almamaktadır. Bunun yanısıra Taliban’ın bir parçası olan Hakkani Ağı, Pakistan Talibanı ve Taliban’a yardım eden diğer örgütler terör örgütleri listesinde yer almaktadır. Bu durum terörün nasıl tanımlandığından öte siyasi etkileşimlerle alakalıdır. ABD Dışişleri Bakanlığı, 2003 Küresel Terörizm Örüntüleri raporunda (Patterns of Global Terrorism Report 2003), Amerika Birleşik Devletleri Kanunu 22. Başlığının 2656f (d) Bölümünden alınan tanımda “Terörizm terimi, genellikle bir izleyici kitlesini etkilemeyi amaçlayan, alt grup/grupları veya gizli ajanların belirsiz hedeflerine karşı uygulanan önceden düzenlenmiş, siyasi güdümlü şiddet anlamına gelir.” ibaresi yer alırken, Birleşik Devletler Federal Soruşturma Bürosu (FBI) terörizm tanımı “... bir Hükümeti, sivil nüfusu veya nüfusun herhangi bir bölümünü korkutmak veya sindirmek, siyasi veya sosyal amaçların yerine getirilmesini sağlamak için kişi veya mülklere karşı yasadışı güç veya şiddet kullanılması” şeklinde karşımıza çıkmaktadır. ABD tarafından ortaya konulan bu iki farklı tanım da Taliban’ın terör örgütü listesine dahil edilmesini gerektirmektedir. Ancak kavram tanımlamaları siyasi etkenler dahil edildiğinde yetersiz kalmaktadır. Taliban’ın El Kaide gibi uluslararası topluma yönelik saldırılarının olmaması, Taliban örgütü içerisindeki bazı kesimlerin Afgan hükümetiyle barış yapma yönündeki tutumları ve Taliban ile gerçekleştirilecek bir antlaşmaya Taliban’ın taraf olabilmesi gibi parametreler tanımlamaların zorluğunu yahut esnetilebildiğini gözler önüne sermektedir. Bu çerçevede ABD, Talibanı yalnızca silahlı asiler olarak kategorize etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Terörle Mücadele Kanunu (TMK) çerçevesinde Madde 1– (Değişik birinci fıkra: 15/7/2003-4928/20 Md.) terör tanımı, “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.” şeklinde ortaya konulmuştur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti daha şeffaf bir şekilde ve tanımlamalara bağlı kalarak İngiltere ve ABD’nin aksine Afgan Talibanı’nı terör örgütü olarak kategorileştirmektedir. İngiltere, ABD ve Türkiye’nin yanısıra The North Atlantic Treaty Organization (NATO) kavrama ilişkin ilgili olarak, “siyasi, dinî veya ideolojik hedeflere ulaşmak maksadıyla gücün veya şiddetin yasadışı olarak hükümet yahut toplumlara karşı zorlama ve/veya korkutma gayesiyle, bireylere veya mallarına karşı kullanımı ya da kullanılması tehdididir” şeklinde bir terörizm tanımı ortaya koymaktadır. Ancak ABD ile olan etkileşimi nedeniyle NATO’da Afgan Talibanı’nı terör örgütü olarak sınıflandırmamaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) ise terörizm kavramını, “doğrudan bir devlete yönelik olarak, belirli bir kesimin, bir grubun ya da genel halkın zihninde bir terör algısı yaratmak için plan ya da hesap yapmak gibi suç oluşturan tüm eylemler” şeklinde değerlendirmektedir. Ancak bu durum NATO’daki durumla aynı minvalde değerlendirilmektedir. Terörizm kavramına yönelik resmî kurumlarca yapılan tanımlamaları baz alarak, izleyici kitlesini harekete geçirmeyi amaçlayan bir hükümeti, sivil nüfusu veya nüfusun herhangi bir bölümünü korkutmak veya sindirmek, siyasi veya sosyal amaçların yerine getirilmesini sağlamak için kişi veya mülklere karşı yasadışı güç veya şiddetin kullanılması şeklinde bir tanımlama yetersiz kalmakta ve kapsayıcı tanımlama sorununu çözememektedir. Her ne kadar böyle bir tanımlama Afganistan’da faaliyet gösteren Talibanı kapsıyor olsa dahi ABD ve ABD’nin etki gücünün yüksek olduğu yapılar Afgan Talibanlarını terör örgütü olarak kategorize etmemektedir. Ancak Taliban gibi örgütlere ve üyelerine yardım eden kişilere ve devletlere kısıtlayıcı spesifik önlemler uygulanması kararı alınmıştır. ORTADOĞU COĞRAFYASI VE BÖLGEDEKİ TERÖR ÖRGÜTLERİ Geçtiğimiz 50 yıl boyunca ciddi terör olaylarının, çatışmaların ve işgallerin yaşandığı Ortadoğu zengin kaynakların ve kadim kültürlerin diyarıdır. İngilizler, Fransızlar ve Batı Avrupa ülkeleri 16. Yüzyıldan itibaren Çin ve Hindistan’a erişebilmek adına alternatif yollar keşfetme çabası içindeydiler ve bulunan en kısa ve zahmetsiz yolda Osmanlı toprakları üzerinden geçmekteydi. Osmanlı egemenliği üzerinden Hindistan ve Çin’e erişen İngilizler buraya Uzakdoğu ismini vermişler ve Osmanlı için ise Yakındoğu tabirini kullanmışlardı. Ancak ulaşım imkanlarının gelişimi ve İngiltere gibi devletlerin Osmanlı’nın doğu topraklarında petrol gibi yeni hedeflerinin ortaya çıkmasıyla Yakındoğu kavramı yetersiz kalmaya başlamış bu minvalde de Ortadoğu kavramı icat edilmiştir. Hem kavramsal hem de coğrafi yapısı itibariyle suni olan bölgenin dar sınırları ilk olarak 1902 yılında Amerikalı Jeopolitikçi Alfred Thayer Mahan (1840-1914) tarafından ortaya atılmıştır. Mahan’a göre, Arabistan ve Hindistan toprakları arasındaki Ortadoğu, Basra Körfezi’ndeki deniz stratejisi söz konusu olduğunda büyük öneme sahip bir bölgeyi tanımlamaktaydı. Zira bölge yalnızca Batı Avrupa merkez düşünüldüğü zaman Ortadoğu kavramını karşılamaktadır. Bu doğrultuda da Ortadoğu tabirinin Batı Avrupa tarafından sınırları çizilen ve tanımlanan bir yer olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte bölge sınırları 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot antlaşmasına dayandırılmaktadır. Günümüzde bölge daha dar ancak daha yaygın kullanım itibariyle batısında Mısır, kuzeyinde Türkiye ve Iran doğuda Umman Körfezi ve güneyinde Aden Körfezi ve Yemeni kapsayan bir coğrafyayı tanımlamaktadır. Bu tanımlama itibariyle Mısır’ın batısı Kuzey Afrika olarak değerlendirilmekte, Afganistan ve Pakistan devletleri ise Güney Asya coğrafyası içerisinde kendisine yer bulmaktadır. Hali hazırda çalışma boyunca verilerinden faydalanılan Global Terrorism Index (GTI) raporlarında da Afganistan ve Pakistan Güney Asya devletleri arasında değerlendirilmiştir. Ancak küreselleşmenin etkisi ve bölge üzerindeki hedeflerin genişlemesi anlamında -Küresel Teröre karşı mücadele ve Bernard Lewis (1916-2018) doktrini dahilinde Müslüman ve demokratik olmayan ülkelerde demokrasinin tesis edilmesi, bu ülkelerde serbest piyasa sisteminin uygulanması gibi fikirlerin ortaya atılması Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’u ortaya çıkartmıştır. - Bu durum Ortadoğu coğrafyasının daha geniş okunmasını gerekli kılmış ve batıda Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Somali, Etiyopya, Sudan ve Mısır’dan itibaren Umman Körfezi’ne değin ilerleyen ve Irak Kuveyt Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri’ni de kapsayan, kuzeyde Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini de içermesinin yanısıra doğuda İran, Afganistan ve Pakistan’ın da dahil edildiği en nihayetinde güneyde Suudi Arabistan ve Yemen’i de kapsayan Arap yarımadasını kuşatan ve merkezde Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Filistin devletlerinin de bulunduğu geniş bir coğrafyayı ifade eder bir hal almıştır. Ortadoğu coğrafyasının önemi oldukça derin tarihsel izler taşımaktadır. Öncelikle insanlık tarihinin bu coğrafyadan başladığına inanılmış, Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi günümüzde dünyada en fazla takipçiye sahip olan dini inanış sistemleri de bu coğrafyanın ürünü olarak ortaya çıkmışlardır. Bununla birlikte bölge, jeopolitik konusu ile ilgilenen araştırmacılar için de oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. Harfold Mackinder (1861-1947) Kara Hakimiyet Teorisi, Nicholas Spykman (1893-1943) Kenar Kuşak Teorisi ve Alfred Mahan (1840-1914) gibi teorisyenler bu bölgeye oldukça büyük bir önem atfetmişler ve coğrafi konum itibariyle dünyada önemli bir güç olmanın koşulu için bölgeyi işaret etmişlerdir. Gerçekten de bölge coğrafi olarak birçok geçiş yolu yanısıra yer altı zenginlikleri konusunda da çok değerli bir yere sahiptir. Böylesi zengin bir coğrafya üzerinde de sürekli bir çıkar çatışması yaşanmış ve hala bu çıkar çatışmaları da sonlanmış değildir. Özellikle büyük güçlerin Ortadoğu kaynaklarına sahip olma arzuları özellikle bölgede uzun süre hakimiyet kurmuş olan Osmanlı Devleti’nin ortadan kalkmasıyla daha da perçinlenmiş ve Ortadoğu’da istikrarlı bir düzen kurulamamıştır. İstikrarsızlığın süregeldiği Ortadoğu coğrafyasında, büyük güçlerin varlığı, bölgedeki kaynakların sömürülmesi, siyasi çıkarlar ve uluslaşma arzuları yanısıra radikalleşme ve şiddete varan aşırıcılığın sonucu olarak terör örgütleri çeşitlilik göstermekte ve bölgenin incelenmesinde önemli bir çalışma alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Ortadoğu coğrafyasında dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet göstermiş olan El Kaide, IŞİD ve dar anlamda Güney Asya içerisinde konumlanan ancak geniş anlamda Ortadoğu coğrafyası içerisine dahil edilen Afganistan’da faaliyet gösteren Taliban yer almaktadır. AFGANİSTAN’A GENEL BİR BAKIŞ Terörden en çok etkilenen ülke sıralamasında zirvede yer alan Afganistan’da terör faaliyetlerinin neden ve nasıl bu denli etkin bir şekilde örgütlerce kullanıldığı, ülke tarihi ve sosyo-politik yapısı göz önüne alınmayacak olursa havada kalacaktır. Afganistan coğrafi konum itibariyle batısında İran, şarkta Çin Halk Cumhuriyeti ve Pakistan, güneyinde Pakistan ve kuzeyinde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan’la çevrili bir şekilde konuşlanmış ve %42 Peştu %27 Tacik %9 Hazara ve %9 Özbek ve %13 diğer etnik kökene sahip kavimlerden oluşmaktadır. Hal böyleyken, Afgan kökenli yazar Esudullah Oğuz Afganistan’da yaşayan halka “kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusu yöneltildiği zaman “Afgan’ım” cevabını almanın neredeyse imkansız olduğunu belirtmektedir. Ayrıca alınacak cevabın ise “Tacikim”, “Peştunum” şeklinde olduğunu da eklemektedir ve bölgedeki etnik çeşitliliği bir arada tutan faktörün İslam dinine dayandığını söylemektedir. Afganistan’ın içinde bulunduğu coğrafi özellikleri ve iklim koşulları, ülke ekonomisi üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Bu durum ülkeyi dünyanın en az gelişmiş ülkeleri listesine dahil etmektedir. İpek Yolu üzerinde konuşlanan Afganistan, stratejik konumu nedeniyle Persler, Araplar, İngilizler, Ruslar ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin işgaliyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Günümüzde Afganistan’ın komşu olduğu ülkeler incelendiği zaman neredeyse hepsi nükleer enerji üreten ülkeler (Çin, Pakistan, Hindistan, İran) olarak karşılanmaktadır. Ayrıca bu ülkeler içerisinde yer alan Çin ve Hindistan büyüyen ekonomileriyle dünya ekonomisini de etkiler güçtedir. Afganistan sürekli bir şekilde işgallere ve iç savaşlara maruz kalmış ve coğrafi şartların da etkisiyle bu ülkede sağlam bir otorite kurulamamıştır. Fazla sayıda etnik unsurdan meydana gelen sosyal ve siyasal yapı, terörizmin büyümesi için oldukça verimli topraklar halini almıştır. Her yıl yayınlanan raporlar ve belgelerde ülkedeki insan hakları ihlalleri, sağlık koşullarından kaynaklanan ölümler, yetersiz eğitim olanakları ortaya konulmaktadır. 19. yüzyıla dayanan şiddet ve korku Afganistan yerleşikleri üzerinde büyük bir zararın mümessili olmuş ve Taliban’ın köklerinin de atıldığı dönem olmuştur. AFGANİSTAN’DA TALİBAN ŞİDDETİNİN VE TERÖRÜNÜN ARKA PLANI Afganistan’ı dünya üzerinde terörden en çok zarar gören ülke konumuna taşıyan ve saldırıların büyük bir çoğunluğunu üstlenen Taliban, etimolojik köken itibariyle Arapçadaki Talib “ﻃﻠﺒﻪ” kelimesinden gelmektedir. Bu kelimenin Farsça ve Peştunca dillerindeki çoğulu “Taliban” sözcüğüne tekabül etmekte ve “din öğrencisi, bilgi veren molla karşısında, bilgi arayan, ders okuyan bir İslâm talebesi” ifadesine karşılık gelmektedir. Taliban, Pakistan hudutu boyunca Deoband medreselerinde İslami eğitim alan ve bu eğitimi pratiğe geçiren öğrenci güruhlarından oluşmuştur. Bu öğrencilerin nihai amaçları da Afganistan’da şeriat ile yönetilen bir Afgan devleti tesis etmek ve böylece tüm Afgan toplumunu temizleyip arındırmaktır. Taliban’ın tarihsel olarak 19. yüzyılın ikinci yarısına tekabül eden kökleri 1857 yılında Hint Müslümanların İngiliz sömürgesinden ve otoritesinden kurtulmak için başlattıkları ayaklanmaya dayandırılabilir. İngilizlerin ayaklanmayı oldukça kanlı bir şekilde bastırmalarının ardından Müslüman alimler Müslüman halkın daha kaliteli eğitim alabilmeleri için Hindistan’ın Deoband kentinde medrese ve ardından da Aligarh Müslüman Üniversitelerini kurarak duvar örgüsünün ilk taşını oluşturmuşlardır. Burada 1919 yılında kurulan “Cemiyet-i Ulema-i Hint” teşkilatı ile İngiliz sömürgesine karşı bir mücadeleye girişilmiş ve bu mücadele hem Pakistan’ı hem Afganistan’ı etkilemiştir. Pakistan’ın modern anlamda bir devlet olabilmesinde bu okulların katkısı oldukça büyüktür. Ancak Sovyetlerin Afganistan’ı işgal etmelerini takiben de bu okul Afganistan’da farklı bir hüviyet kazanmıştır. Pakistan’da Deoband medreseleri olarak isimlendirilen bu okullar Afgan alimleri oldukça etkilemiş ve Taliban’ın oluşumunda da büyük bir öneme sahip olmuştur. Afgan Talibanlarını ortaya çıkartan birçok sebep bulunmaktadır. Bu sebepler burada iç ve dış faktörler olarak iki parçaya ayrılarak ele alınsa bile, ele alınanlar dışında birçok faktör bulunmaktadır. İç faktörler dahilinde Sovyetlerin ülkeden çekilmeleri, partiler arası çekişmeler, yolsuzluklar, yağmalar vs. önemli bir yer tutmaktadır. Daha açık bir şekilde ele almak gerekirse Sovyetlerin 1979’da başlayan Afganistan işgali 1989 yılı itibariyle sona ermiş ve Sovyetlerin çekilişlerini tamamlamaları ülkede otorite boşluğunu doğurmuş böylece partiler arasında büyük çatışmalar yaşanmıştır. Ülkenin birçok kentinde yaşanan çatışmaların yanısıra Hizbi İslâmi partisi ve İttihad-ı İslâmi partisi arasındaki çatışmalarda yalnızca Koti Sengi’de 700 kişi hayatını kaybetmiştir. Afganistan’da otorite boşluğu sonucu devam eden çatışmalara dışarıdan bir yardım gelmezken, Pakistan açık bir şekilde Afganistan’daki ihtilafların daha da derinleşmesi için müdahalelerde bulunmuştur. Diğer taraftan iç savaşların devam etmesi, merkezi otoritenin sağlanamaması, siyasi ve ekonomik çatışmalar, mücahit grupların birlik oluşturamamaları, oldukça fazla etnik köken barındıran devlet içerisinde milliyetçiliğin artış göstermesi, güç ögelerinin adaletsiz bir şekilde bölünmesi, güç bahşedilen kişilerin liyakat ve yeteneklerinin değerlendirilmemesi ve yetersiz kişilerin öne çıkması, hırsızlık ve yağmanın olağan hale gelmesi, toplumda mal ve can güvenliğinin sağlanamaması, Afgan yerleşiklerinin 23 sene devam eden iç savaşlardan usanmış olmaları gibi nedenler Taliban’ın ortaya çıkmasında ipi çeken iç faktörlerin başta gelenlerini oluşturmuştur. Afganistan her ne kadar farklı etnik kökenlerden oluşsa bile ülkenin en büyük birlik noktasını İslami inanç oluşturmuştur ve Sovyet işgaline karşı da bu inançla direnen ve işgali takiben tesis edilen/edilemeyen hükümetlerin memnun edemediği, ülkenin etnik çoğunluğunu meydana getiren Peştunlar, Afgan Talibanı hüviyeti altında Afganistan’da etki göstermeye başlamışlardır. Dış faktörler bağlamında da yabancı devlet fonlamaları, silah ve militan desteği gösterilebilir. Birazcık daha açacak olursa Taliban’ın Afganistan içerisinde etkinlik kazanması dış mihrakların etkisi olmaksızın bu kadar keskin olamazdı ve Taliban’ın kaynaklara ulaşmak için ülke dışı faktörlere ihtiyacı vardı. Bu noktada Taliban ABD ipi çekmekle birlikte Pakistan ve Suudi Arabistan’dan maddi ve askeri bakımdan ciddi bir destek görmüştür. Bu durumu en basit haliyle Benazir Bhutto**, Londra’da gerçekleştirilen bir basın toplantısında “Taliban, İngiltere’nin fikri, Suudi Arabistan’ın maddi desteği, Amerika’nın denetimi ve Pakistan’ın terbiyesiyle ortaya çıktı” şeklinde verdiği demeçle ortaya koymuştur. Bu ülkeler dışında Çeçenistan da milisler konusunda destek veren bir diğer ülke olmuştur. ABD, Pakistan ve Suudi Arabistan ayrıca da Çeçenistan gibi aktörler de dış faktörleri oluşturmaktadır. AFGAN TALİBANI’NIN ÖRGÜT YAPISI 1. Örgütün Önde Gelen İsimlerinden Bazıları 2001 yılında Amerika’nın Afganistan’ı işgali sonucu yıkılan Afganistan İslam Emirliği Liderleri tarafından Pakistan’ın Quetta kentinte kurulan Quetta Şura örgütün liderlik yapısı olarak bilinmektedir. Molla Muhammed Ömer (1994– 23 Nisan 2013): Taliban’ın kurucu lideri olan Molla Ömer öldüğü güne kadar örgütün liderliğini üstlenmiştir. 2013 tarihinde hayatını kaybeden Molla Ömer’in ölümü örgüt tarafından iki yıl gizli tutulmuş ve 2015 yılında açıklanmıştır. Abdul Ghani Baradar (1994– 8 Şubat 2010): Abdul Ghani Baradar, Molla Muhammed Ömer'in vekiliydi ve 2007'den 2010'a kadar Quetta Şura militan örgütünün liderliğini sürdürdü. Taliban'da ılımlı bir lider olarak görüldü ayrıca 2004'te ve 2009’da barış görüşmelerine katıldı. Afgan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile aynı peştun kabilesinin bir üyesi olan Baradar’ın kafasına ABD kafasına 10 milyon dolarlık bir ödül koydu. Baradar, 2009 başlarında Taliban'ın "fiili" lideri olarak algılandı ve 8 Şubat 2010' da yakalandı. Molla Muhammed Fazl (Bilinmiyor- Kasım 2001): Molla Muhammed Fazl, 2001 yılında ABD destekli Kuzey İttifakı ile savaşan ana Taliban güçlerinin komutanı ve Taliban ordu personelinin şefiydi. Molla Fazl, Kasım 2001'de Afganistan'ın Özbek topluluğu lideri Abdürreşid Dostum’a teslim olduktan sonra tutuklandı ve Aralık 2001'de ABD'nin gözaltına alındı. Küba’daki Guatanamo Körfezindeki tutsak kampına getirilen ilk Taliban üyesi oldu ve 31 Mayıs 2014’ de Bowe Bergdahl’le gerçekleştirilen tutsak takasına değin burada kaldı. El Kaide dahil olmak üzere birçok İslami terör örgütüyle bağlantısı olduğu iddia edildi. Molla Akhtar Muhammed Mansur (1996- 23 Mayıs 2016): Molla Mansur, Taliban'ın başkan yardımcısı ve Molla Ömer’in 2013'teki ölümü ile iki yıl sonra örgüt tarafından Ömer’in ölümünün duyurulması arasındaki fiili liderdi. Mansur, Afganistan'daki Taliban yönetimi sırasında Sivil Havacılık Bakanı olarak görev yapıyordu ve Temmuz 2015’te örgüt tarafından Taliban Baş Komutanı olarak resmen ilan etti. Mayıs 2016'da Pakistan'daki bir ABD drone saldırısında hayatını kaybetti. Mevlevi Hibetullah Ahundzade (2015- …): Bir din bilgini olan Mevlevi Hibetullah Ahundzade, Afganistan İslam Emirliği’nin eski yargı organı başıydı. Temmuz 2015'te Mansur’un Taliban Baş Komutanı olarak atanmasını takiben onun yerini aldı ve Mayıs 2016'da ABD’nin drone saldırısı sonucu Mansur’un ölmesiyle Taliban'ın emiri (lideri) olarak seçildi. 2. Örgütün Kaynakları Sovyet-Afgan savaşı sırasında mücahitler CIA programları kapsamında büyük bir destek almışlardı. Silah temini başlarda emekli mücahitlerden sağlanıyordu ve finansman kaynağının da çoğu haşhaş üretimi ve uyuşturucu ticaretinden geliyordu. 1996-1999 yılları arasında Taliban, Afganistan’daki haşhaş tarlalarının %96’sını kontrol ediyordu. ABD güçleri 2001 yılında Afganistan’ı işgal ettiklerinde bile haşhaş tohumu tarımı ve uyuşturucu ticareti Taliban’ın faaliyetlerinin %60’lık bir bölümünden fazlasını finanse etmeye yetiyordu. 2007 yılı ağustos ayında yayımlanan BM raporu Afganistan’ın dünyadaki eroinin %93’ünü ürettiğini tahmin etmekteydi. NATO Koalisyon Güçlerinin ülkenin geniş bir kısmını ele geçirmesiyle Taliban’ın haşhaş üretimi ve uyuşturucu ticaretinden sağladığı fon %40’lara düşmüş olsa bile 2018’den itibaren Taliban’ın bölgede büyük bir güç elde etmesiyle bu fon tekrardan yükselmiştir. Taliban'ın afyon gelirini yasadışı kereste ticareti, gasp ve kârlı madencilik operasyonlarıyla da desteklediği bilinmektedir. Bazı raporlar Taliban'ın yerel camilerden ve işadamlarından da kötü zamanlarda bağış talep ettiğini göstermektedir. 2017'de Afganistan dünyada fıstık üretiminde dokuzuncu sırada yer alırken 2017 itibariyle Taliban'ın fıstık ağaçlarının yasadışı hasadından yılda 15 milyon dolar kazandığı belirtilmektedir. Buna ek olarak, Taliban gruba katılmayı reddeden vatandaşlar üzerinde de ciddi vergilendirme yapmaktadır. 2017 yılında Taliban'ın elektrik faturaları, maaşlar ve ulaşımdan da ciddi bir gelir elde etmeye başladığının altı çizilmiştir. Son olarak Taliban, İslami yardım kuruluşlarından ve Afganistan dışındaki diğer kurumlardan ve ülkelerden de mali katkılar almaktadır. Bu katkıların çoğunluğu Pakistan ve diğer körfez ülkelerinden gelmektedir. ÖRGÜTÜN STRATEJİSİ 1.İdeolojisi ve Amaçları Taliban’ın ana hedefi Afganistan’da Taliban tarafından kontrol edilen bir hükümet kurmak ve Şeriat yasasını uygulamak iken, ideolojisi ise örgütün öğrenci anlamına gelen ismiyle açık bir şekilde ortaya konan İslam'ın radikal bir yorumu olan Selefilik okumasına dayanmaktadır. Taliban'ın ideolojisi, 1980'lerde ve 1990'ların başlarında Sovyetlerle mücadele eden mücahitlerin geleneksel İslamcı görüşlerinden İslam'ın radikalleştirilmiş Deobandi -yukarıda bahsedilmiş olan Deoband Medreselerinin öğretileri- yorumlarıyla harmanlanmış katı bir modernizm karşıtı Peştun aşiret ideolojisinin bir kombinasyonuna geçiş olarak kabul edilir. Bununla birlikte Taliban, Şeriat hukukunun katı bir yorumuna ve uygulanmasına dönük ideolojik bir bağlılığa sahiptir. Örgüt İslami cihadı “ilahi bir yükümlülük” olarak ifade etmektedir. Ayrıca cihadı desteklememenin büyük bir günah olduğunu belirterek üyeleri arasında cihadı teşvik etmektedir. Bununla birlikte örgütün IŞİD’e karşı duruş sergilemesinin altında yatan nedenlerden birisi ise, IŞİD ’in aşırıcılığının Taliban’ın Batılı güçleri ülkeden kovmak amacıyla birleşik bir İslamcı hareket kurma hedefine yönelik tehdit unsuru olarak algılanmasına dayanmaktadır. 2. Siyasi Faaliyetleri 1994 yılında ruhani liderleri Molla Ömer öncülüğünde kurulan Taliban 1996 yılına gelindiğinde Afganistan İslam Emirliğini kurdu ve 9/11 saldırılarından sonra Usame Bin Ladin’in teslim edilmemesi üzerine ABD’nin ülkeyi işgal edip, hükümeti devirmesine kadar olan süre boyunca ülkeyi yönetti. Ancak Taliban tarafından kurulan Afganistan İslam Emirliği yalnızca Suudi Arabistan Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Taliban 2001 yılında iktidardan sürüldüğünde, örgütün ılımlı üyeleri, Taliban’ın barış süreçlerine katılması için baskı kurdu. Molla Ömer ise hayatı boyunca müzakerelere sürekli olarak karşı çıktı ve siyasi muhaliflerin suikastlarını yönetti. 2015 yılında ölüm haberlerin duyurulmasından sonra, Taliban liderleri Afganistan'daki siyasi bir çözüm için ön müzakerelere karşı Molla Ömer’in katı tavrını takip etmedi, barış görüşmelerine ilgi gösterdi ve zaman zaman da bu görüşmelere dahil oldu. Nihai kertede de 29 Şubat 2020 tarihinde ABD ve Taliban arasında Afganistan’a barış getirme antlaşması imzalandı. 3. Örgütün Hedef Tahtası ve Hedeflere Yönelik Saldırı Yöntemleri Taliban’ın hedef tahtasının merkezinde Afgan hükümet güçleri ve koalisyon birlikleri yer almaktadır. Bununla birlikte hedef tahtasında yer alanlara yönelik; intihar saldırıları, geliştirilmiş infilak aygıtlarının konvansiyonel saldırıları, roket saldırıları, suikastlar, gerilla savaşları, katliamlar, adam kaçırmalar yanısıra sivillere ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik saldırılar gerçekleştirilmektedir. 2009 yılında ABD kuvvetlerinin Afganistan’da varlıklarını arttırmaları da Taliban güçlerinin sivillere yönelik saldırılarını arttırmıştır. 2011 yılındaki Birleşmiş Milletler raporuna göre Taliban 2009 yılında sivil ölümlerinin %76’lık ve 2011 yılında da %80’lik bir bölümünden sorumlu olarak tanımlanmıştır. ABD koalisyonunun Afganistan’ı işgalini takiben Taliban, halk toplanma noktalarına bombalar yerleştirmiş, halk pazarlarında suikast bombalamaları gerçekleştirmiş ve uluslararası güçleri hedef almak adına kadın suikast bombacıları kullanmıştır. Ayrıca Taliban’ın, sivilleri koalisyon güçlerini hedef bölgeye çekmek için kullandığı ve daha sonra yerleştirilen bombaları patlattıkları ya da bu güçlere yönelik intihar saldırıları gerçekleştirdiği ve gerçekleştirilen bu saldırılarda koalisyon güçlerinden ziyade daha çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği bilinmektedir. 29 Şubat tarihinde ABD ve Taliban arasında gerçekleştirilen Afganistan’a barışı getirme antlaşmasından sonra kimi yerlerde saldırılar azalmış olsa dahi Taliban hala Afgan güçlerini hedef almaya devam etmektedir. Ayrıca Covid-19 salgını için Taliban halk sağlığına yönelik kampanya başlattığını söylemiş ancak pozitif vakaların bildirildiği örgüt için kritik birçok Afgan bölgesine de 300’den fazla saldırı gerçekleştirmişti. Bununla birlikte İslam alemi için mübarek olan Ramazan ayının 24 Nisan’da başlaması dolayısıyla ateşkes talep eden Afgan hükümetinin talebi de Taliban tarafından reddedilmiştir. 4. Örgüt Tarafından Gerçekleştirilen Önemli Saldırılardan Bazıları Ağustos 1994: Taliban milisleri Maiwand'dan kuzeye doğru ilerledi ve Kandahar şehrini birlikte yaklaşık 30 militan kaybıyla ele geçirdiler. Kısa süre sonra da Kandahar Taliban hükümetinin başkenti oldu. 9 Eylül 2001: Gazeteci kılığındaki iki El Kaide üyesi, Taliban’a karşı en büyük muhalefet olan Afgan sivil ve askeri lideri Ahmed Şah Mesud’a kameralarına gizlenmiş patlayıcılarla suikast düzenlediler. Bu saldırı Taliban’ın Mesud’a karşı El Kaide ile hareket ettiği tahminlerini beraberinde getirdi. 8 Eylül 2006: ABD’nin Kabil’deki büyük elçiliği dışında ABD zırhlı aracına bir intihar bombacısı arabasıyla çarptı ve patlayıcıları patlattı. Toplamda 16 kişinin hayatını kaybettiği 29 kişinin yaralandığı saldırıda ayrıca iki Amerikan askeri de saldırıda hayatını kaybetti. Bu saldırı 2001 Afganistan işgalinin başlamasından sonraki en kanlı ilk saldırı oldu. 12 Temmuz 2011: Afganistan Cumhurbaşkanı'nın üvey kardeşi ve Kandahar Valisi Ahmad Wali Karzai güvenlik şefi Sardar Mohammed tarafından vuruldu. Taliban, saldırının sorumluluğunu üstlenerek saldırının 10 yıllık savaştaki en büyük başarılarından birisi olduğunu söyledi. 11 Haziran 2013: Bir intihar bombacısı, Kâbil Yüksek Mahkemesi dışında, altı hâkimin yanısıra birçok mahkeme çalışanını ve sivilleri de öldüren bir bombayı patlattı. 17 kişinin hayatını kaybettiği 40’tan fazla kişinin yaralandığı saldırıyı Taliban üstlendi ve mahkeme çalışanlarının Afganlara karşı zalimce tavır takındıklarını ve kafirlerin davranışlarını yasallaştırdıklarını söyledi. 17 Ocak 2014: Taliban’ın üstlendiği Kabil'in diplomatik bölgesinde bir restorana gerçekleştirilen intihar saldırısında 13 yabancı ülke vatandaşı, ülkenin Uluslararası Para Fonu (IMF) başkanı ve dört Birleşmiş Milletler personeliyle birlikte 21 kişi hayatını kaybetti. Gerçekleştirilen bu saldırı, 2001 işgalinden bu yana Afganistan'daki yabancı sivillere yönelik en kanlı saldırı olarak kabul edildi. 15 Eylül 2015: Taliban militanları, 2001’de ABD’nin Afganistan’ı işgalinden bu yana Taliban'ın kat ettiği en büyük ilerlemeyi işaret eden Kunduz şehrini ele geçirdi. Saldırıda can kaybı olmadı, ancak şehrin kontrolünün Taliban'a geçmesini sağladı verdi ve 500 mahkûm yerel hapishanelerden serbest bırakıldı. 20 Haziran 2018: Taliban militanları Afgan askerlerine saldırdı ve Batı eyaleti Badghis'te bulunan askeri üssü ele geçirdi. Bu saldırı Bayram tatili için ateşkes çağrısından sonra gerçekleştirilen ilk büyük saldırıları oldu ve saldırıda en az 30 kişi hayatını kaybetti. 04 Mart 2020: Taliban’ın Kunduz’da gerçekleştirdiği saldırıda 16 Afgan askerinin hayatını kaybetmesi üzerine ABD müttefiki Afgan hükümetini korumak amacıyla Taliban’a yönelik ilk hava saldırısını gerçekleştirdi. Leggett, "Taliban liderleri, saldırılarını azaltmak için uluslararası topluma söz verdi. Taliban'ın sözünü tutmasını istiyoruz." Şeklinde açıklama yaptı. AFGAN TALİBANI’NIN KISA TARİHİ: KURULUŞTAN AFGANİSTAN’A BARIŞI GETİRME ANTLAŞMASINA 1994 yılında ruhani liderleri Molla Muhammed Ömer önderliğinde İslamcı militan bir örgüt olarak ortaya çıkan Taliban taraftarlarının büyük bir çoğunluğu Afgan ve Pakistan medreselerinden gelen öğrencilerden oluşmakla birlikte, orijinal savaşçılarını 1979’dan 1989’a Sovyetlerle mücadele içerisinde olan mücahitler oluşturuyordu. Taliban hareketinin hedefi Afganistan’da dini emirler doğrultusunda İslami sistem tesis etmekti. Bununla birlikte grubun doktrini de Amir’e yani lidere sıkı sıkıya itaat etmek ve molladaki sıkı güç yoğunluğuna odaklanmaktı. 1994 yılının 3 kasımında Taliban Kandahar kentinin kontrolünü sürpriz biz saldırıyla ele geçirdi ve bu saldırı sırasında yalnızca bir düzine adamını kaybetti. Bunun yanısıra yolsuzluğu ve kanunsuzluğu önleyerek, yollar yaparak ve kontrolleri altındaki bölgelerde ticaretin güvenli bir şekilde yapılmasını sağlayarak hızlı bir şekilde popülaritesini arttırdı. Sonraki iki ay boyunca Taliban 12 vilayetin daha kontrolünü ele geçirdi ve Şubat 1995’e kadar militan sayısını 25 bine kadar yükseltti. Bu gelişmelerin ardından Taliban, Pakistan’ın İstihbarat Teşkilatı (ISI)’den ciddi bir destek aldı. ISI, Talibanı, Pakistan için elverişli yeni bir iktidar gücü aşılamanın yanı sıra yeni bağımsız Orta Asya ülkelerine açık ticaret yollarının güvenliğini sağlama umuduyla Afgan hükümetine karşı saldırgan bir duruş oluşturmak için kullandı. 1996 yılına gelindiğinde Taliban Kabil'in kontrolünü başarıyla ele geçirdi ve Afganistan İslam Emirliği'ni oluşturdu. Molla Ömer devletin ilk başkanı oldu. Taliban yönetiminde, dünya çapında kadın ve çocuklara yönelik gelen eleştirilerin yanı sıra yetersiz hizmet alan vatandaşlara gıda ve yardım reddi konusunda da büyük eleştirilerin odağı olan katı Şeriat yasası yürürlüğe sokuldu ve Taliban yönetimi Şeriat kuralları ile yönetilen bir Afgan devleti kurma amacına ulaşmak için çeşitli geleneksel ve geleneksel olmayan savaş tekniklerini kullanmaktan imtina etmemişti. Ayrıca bu yıl içerisinde bir diğer terör örgütü olan El Kaide Sudan’dan Afganistana gelmişti. Ancak iki grup arasında ciddi gerilimler bulunmaktaydı. Bunlardan ilki etnik köken farklılığıydı. Taliban Afganlardan oluşuyor, El Kaide ise çoğunluklu Araplardan oluşuyordu. Bir diğer farklılık ise stratejik düşüncelerinde yatıyordu. El Kaide lideri Usame Bin Ladin başarıya ulaşmak için ABD ve diğer ülkelerde de faaliyet gösterilmesinin hayati olduğunu savunuyorken Molla Ömer bu görüşün tam karşısında yer almıştı. 1998 yılına değin Taliban ülkenin neredeyse %90’lık bölümünü kontrol altına almayı başarmıştı. Bununla birlikte Taliban tarafından yönetilen Afganistan, insan hakları ihlalleri ve El Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin'i ve uluslararası alanda aranan diğer suçluları teslim etmeyi reddettiği için uluslararası alanda dışlanmıştı ve 1997-2001 yılları arasında yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanınıyordu. Diğer taraftan Ahmed Şah Mesud tarafından yönetilen Kuzey İttifakı Birleşmiş Milletler ’deki konumunu korumakla birlikte, büyük ölçüde iki grup arasındaki muazzam etnik farklılıklardan dolayı Taliban hükümetinin ana askeri ve siyasi muhalefeti haline geldi; Taliban çoğunlukla Sünni Peştunlardan oluşurken, Kuzey İttifakında etnik Tacik ve Özbeklerden oluşmaktaydı. Hal böyle olunca gruplar arasındaki gerginlik de yükselmiş oldu. 7 Ağustos 1998 tarihinde Kenya ve Tanzanya’daki ABD büyükelçiliklerinin bombalanması üzerine ABD, El Kaide ağının bir parçası olduğuna inandığı Afganistan’daki bölgelere hava saldırısı düzenledi. Ancak Taliban Usame Bin Ladin’in saldırılarda öldürülmediğini duyurdu. Bunun üzerine müzakere yoluyla Usame Bin Ladin’i teslim almak istediler ancak bir yıldan fazla bir zaman alan müzakere süreci sonuçsuz kaldı ve 19 Aralık 2000 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından Taliban hükümetine geniş çaplı yaptırımlar ve hava ambargosu uygulandı. 2001 yılına değin Afganistan’ı yöneten Taliban, 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından Usame Bin Ladin’i teslim etmeyi reddettikten sonra ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Kuzey İttifak’ının da yardımıyla Afganistan’ı işgal etti ve rejimi devirdi. Molla Ömer ve çoğu Taliban lideri yeni takipçiler edinmek ve yeniden toparlanmak için Pakistan sınırına kaçtılar. Böylece Quetta Şura’yı*** oluşturdular. Molla Ömer Pakistan’ın Belucistan bölgesindeki Quetta kentinde 2002 yılında ayaklanma gücü oluşturdu. Hareket 2003 yılında genişletildi ve ağır Taliban desteğiyle büyümesini sürdürdü. Sonraki birkaç yıl boyunca da Afganistan ve Pakistan’da bulunan saklanma yerlerinde gizlendiler. Bu arada 27 Kasım 2001’de Birleşmiş Milletler Almanya’nın Bonn kentinde Afganistan’da Taliban sonrası bir hükümet kurmak için Bonn Konferansını düzenledi. 14 gün süren konferansın ardından 5 Aralık 2001 tarihinde Bonn antlaşması imzalandı. Afganistan’ın dört bir yanından Afgan temsilcileri geçici bir yönetim tesis etmek için davet edildi. Ortaya çıkan güç paylaşımı antlaşması, öncelikle etnik olarak Tacik ve Özbek olan ve etnik olarak Peştun olan Talibanı dışlayan Kuzey İttifak üyelerini ayrıcalıklı kıldı. ABD, 2001 yılında Afganistan'daki bombalama kampanyasını sürdürerek Taliban’ın kendisini ortaya çıkartmasını engelledi ve Taliban karşıtı bir grup olan Kuzey İttifakı kısa bir süre sonra da Kabil’e girebildi. 25 Aralık 2003'te de yeni bir anayasa onaylandı ve 2014 yılının Ekim ayında Afganistan Cumhurbaşkanı Vekili Hamid Karzai seçildi. Afganistan’da yeni bir anayasa onaylanmadan önce Mayıs 2003 yılında ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Afganistan’daki büyük savaşın sona erdiğini açıkladı. Bunun üzerine NATO Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü (ISAF) koalisyonunun sorumluluğunu kendi üzerine aldı. 2004 itibariyle de ABD Irak’taki savaşa konsantre olmuş ve dikkatini Afganistan çekerek Irak’a vermişti. Bunu büyük bir fırsat bilen Taliban intihar saldırılarını da içeren yeni taktikleriyle kendisini yeniden değerlendi. 2004 yılından önce Afganistan’da nadiren intihar bombalarına rastlanıyorken, 2004 yılında Taliban tarafından sadece intihar bombacılarıyla 6 adet saldırı gerçekleştirildi ve bu sayı 2005 ve 2006 yıllarında katlanarak büyük bir artış gösterdi. Afganistan’da Taliban’ın saldırıların giderek artış göstermesi üzerine ABD’nin yanıtı Afganistan’a 4 bin 500 Amerikan askeri daha gönderilmesi oldu. Şubat 2009 yılında ise Obama yönetiminin iktidara gelmesiyle birlikte, Afganistan’a 17 bin Amerikan askeri daha gönderildi ve aynı yılın aralık ayına gelindiğinde Obama yönetimi 30 bin Amerikan askerinin daha Afganistan’a gönderilmesine karar verdi. Böylece Afganistan’daki Amerikan varlığı 100 bin askere ulaşmış oldu. ABD’nin Irak’taki varlığının ani artışının aksine Afganistan’da yeniden toparlanan ve aktivitesini arttıran Taliban’a karşı ABD’nin varlığının ani artışının sonuçları çok daha karmaşık oldu. Gelen ek insan gücü Talibanı Kandahar kentindeki kalesinden ve Arghandab, Panwai ve Maiwand gibi çevre bölgelerden arındırmada oldukça başarılı oldu. Buna rağmen Taliban’ın operasyonları hala işlevseldi ve hala suikast düzenleyebiliyor, intihar saldırıları ihtiva edebiliyor ve hatta büyük hapishane kaçışlarını organize edebiliyordu. Ayrıca ülkedeki Amerikan varlığını ani artışı Khost, Paktia ve Paktika gibi Afganistan’ın güneydoğu illerinde -ki bu bölgeler Taliban’ın Pakistan’daki güvenli bölgesine geçiş noktasıydı- daha az etkili olmuştur. Bölge ayrıca El Kaide ve Taliban bağlantılı bir örgüt olan Hakkani Ağı -ki bu örgüt en tehlikeli ve etkili Taliban müttefiki olarak görülmekteydi- bakımından da büyük bir önem taşımıştır. Afganistan’da Talibanı barışa razı etmek amacıyla ilk gerçek girişim 2010 tarihinde Afgan Yüksek Barış Konseyi’nin tesis edilmesiydi. Bu konsey, politikacıları, sivil toplum aktivistlerini, eski mücahitler yanısıra ılımlı Taliban figürlerini de içeriyordu. Böylesi bir konsey oluşturmanın amanı isyancılarla barışı konuşabilmek için bir iletişim kanalı açmaktı. Taliban’a adres sağlayabilmek amacıyla da Katar Hükümeti Doha’da bir siyasi ofis açmayı kabul etti. Ocak 2012 tarihinde de Taliban, ABD ile Afganistan'ın geleceği hakkında siyasi uzlaşma müzakerelerine başlamak üzere Katar'da kurulan ofiste Taliban tarafından tutsak edilen ve son Amerikan savaş tutsağı olan Bowe Berghal’in üzerine yapılan görüşmeler için de bir enstrüman görevi gördü. Berghal’in serbest bırakılması karşılığında Taliban, Guantanamo Körfezi’nde tutulan daha sonraları grubun önemli komutanlarından birisi olacak olan Molla Mohammad Fazl’ın da dahil olduğu 5 kişinin serbest bırakılmasını talep etti. Antlaşmaya rağmen ön görüşmelerden yalnızca iki ay sonra ABD’nin antlaşmaya uymadığı algısı nedeniyle ortak paydada buluşulamadı. 2013 tarihinde Doha’da Afganistan hükümeti ve Taliban arasında yapılması planlanan görüşmelere Taliban’ın Afganistan İslam Emirliği yazılı bir tabela yanısıra kendi bayrağını asması sonucu Afgan hükümeti müzakerelerden çekilmiş ve Doha’da kurulan ofis müzakerelerin sonlanmasıyla kapanmış ve barış görüşmeleri de askıya alınmıştı. Başkan Barack Obama 27 Mayıs 2014 tarihinde ABD kuvvetlerinin çoğunun 2016 sonuna kadar Afganistan'dan çekilmesini öngören bir takvim açıkladı. Açıklanan takvimin ilk aşamasında, Afgan kuvvetlerinin eğitimi ve “El Kaide'nin kalıntılarına” karşı operasyonlar yürütmekle sınırlı olmakla birlikte, 2014 sonunda savaş misyonu bittikten sonra 9 bin 800 ABD askerinin bölgede kalmasını öngörüyordu. Ayrıca 2014 yılında 13 yıl boyunca Taliban’da liderlik yapmış olan Molla Abdul Qayyum Zaker ABD ve Taliban arasındaki barış görüşmelerinin devam edebileceği umuduyla istifa etti. 2015 Eylül’ünde Taliban 2001 yılındaki büyük yenilgisinden sonra üstünde kontrol sağlayabildiği ilk eyalet başkenti Kunduz’un kontrolünü ele geçirmeyi başardı. Bununla birlikte Talibanı ve örgütün devam eden başarısını ortadan kaldırmaya yönelik tüm ağır uluslararası ve ABD tarafından girişilen uğraşlara ve katılımlara rağmen Afgan Talibanı hiçbir zaman terörist bir örgüt olarak sınıflandırılmamış, atanmamış veya listelenmemiştir sadece silahlı direnişçi olarak değerlendirilmiştir. Uluslararası toplum da giderek Talibanı Afganistan’ın geleceğinin bir parçası olarak görme eğilimindedir. 2015 yılının temmuz ayında Afgan Hükümet yetkilileri ve Taliban liderleri yeni barış sürecince birinci tur müzakereler için bir araya geldi. Ayrıca Rusya da IŞİD ’in Afganistan’da yayılmasını önlemek amacıyla Taliban’la iş birliğine gitti. Taliban Afgan hükümeti ile Temmuz 2015 yılı müzakerelerinin ortasında, Molla Ömer’in ölümünü sürpriz bir şekilde duyurdu. Molla Mansur, Molla Ömer’in ölümü üzerine onun halefi seçildi. Molla Mansur’un ISI ile yakın ilişki içerisinde olduğu için Pakistan destekli müzakereleri desteklediğine inanılıyordu. Böylece Taliban’ın siyasi bürosu, Pakistan etkisinden kaçınmak için her ne antlaşma yapılacaksa Doha ofisinden yapılması gerektiği için müzakerelere karşı çıkıyordu. Bu karşı çıkan gruplardan birisinin lideri Molla Muhammed Resul, Molla Mansur’un liderliğini tanımayan resmi bir kıymık grup oluşturmuştu. 2016 Şubat’ının sonlarında Pakistan, Afganistan, ABD ve Çin, Kabil ile Taliban arasındaki müzakerelerle Afgan savaşını sona erdirmek için bir yol haritası üzerinde antlaşmaya vardılar. Taliban temsilcilerinin de 2016 ilkbaharında Pakistan'daki ilk barış müzakerelerinde Afgan yetkililerine katılmaları bekleniyordu, lakin 2016 mayısında ABD drone saldırısıyla Molla Mansur'un öldürünce Taliban iş birliği de bozulmuş oldu. Güvenlik durumlarının kötüleşmesi bir kenara, Afgan güçleri Taliban’dan geniş toprakları geri almak için gerekli olan hem insan gücü hem altyapı hem de eğitimden yoksundu. Trump yönetimi de 2017’nin sonlarında ABD’nin büyük stratejisinin bir parçası olarak Afganistan’daki savaşı kazanmak, IŞİD’i yok etmek, El Kaide’yi ezmek ve Taliban’ın daha fazla güç elde etmesinin önüne geçmek için daha fazla birlik göndereceğini açıkladı. 2018 tarihi raporlarına göre Taliban tüm ülkenin %4’lük bölümünün tamamen kontrolüne sahipken %66’lık bölüm üzerinde de fiziki varlığını sürdürüyordu. Bununla birlikte Afgan hükümeti savaşı sonlandırmak adına ateşkes sağlamak ve resmi görüşmelere başlamak için hazır olduğunu dile getiriyordu. Afgan hükümetiyle görüşmeleri reddeden Taliban, Kabil hükümetinin gerçek bir gücünün olmadığını ve kukla bir yönetimden öteye gitmediğini bu yüzden onlarla masaya oturmayacaklarını eğer otururlarsa bu durumun Kabil hükümetine meşruiyet kazandıracağını söylüyordu. Hal böyleyken de Afganistan’daki barış görüşmeleri için ABD ve Taliban Aralık 2018 tarihinde masaya oturmuşlardı. Ancak daha sonraları Amerikan askerlerine yönelik Taliban tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırılar neticesinde görüşmeler askıya alınmıştı. 2019 yılında Taliban tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırılar sebebiyle defalarca ara verilen ABD-Taliban arası barış görüşmelerinde Aralık 2019 tarihinde sona gelindi ve Afgan hükümetinin katılımı olmaksızın Doha’da 28 Şubat 2020 tarihinde imzalanan Afganistan’a barışı getirme antlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlandı. Şubat 2020’de imzalanan antlaşma hemen bir ateşkes öngörmemekle birlikte Afgan hükümeti ve Taliban arasında görüşmelerin antlaşmayı takip eden birkaç ay içerisinde gerçekleşeceğini belirtiyordu. Bu arada Afgan hükümet başkanı Gani, Afgan hükümeti koşullarına göre görüşmelere dahil olacağını belirtiyordu. 29 Şubat’ta ABD ve Taliban arasında imzalanan antlaşmanın diğer maddeleri ise şu şekildeydi: • Antlaşmanın ilk 135 günü içinde ABD, Afganistan'daki kuvvetlerini 8.600'e indirecek ve müttefikler de güçlerini orantılı olarak azaltacak. • Taliban ve Afgan hükümeti arasındaki görüşmelerin başlamasıyla 10 Mart'a kadar yaklaşık 5.000 Taliban mahkûmu ve 1.000 Afgan güvenlik gücü mahkûmu değiş tokuş edilecek. • ABD ayrıca Taliban'a karşı yaptırımları kaldıracak ve gruba karşı ayrı yaptırımlarını kaldırmak için BM ile birlikte çalışacak. • Taliban da ülke toprakları üzerinde El Kaide, IŞİD gibi yapılanmalara izin vermeyecek ve bunlara karşı mücadele edecek. • Taliban, serbest bırakılan üyelerinin ABD ve müttefiklerine tehdit oluşturmamasını sağlayacak. ABD ve Taliban arasında Doha’da imzalanan antlaşma ABD’nin 18 yıldır Afganistan’da süren kanlı ve maliyetli savaşını sonlandırması anlamına geliyordu. Bu minvalde sorulması gereken sorulardan birisi bu antlaşmanın Afganistan’daki terörü dindirmekte ne denli katkı sağlayabileceğiyken bir diğeri ise ABD ve koalisyon güçlerinin çekildiği bir Afganistan’da sivil halka, özellikle kadın ve çocuklara yönelik insan hakları ihlallerine karşın önleyici bir gücün nasıl tesis edilebileceği sorusudur. SONUÇ YERİNE: BARIŞ ANTLAŞMASI SONRASI AFGAN TALİBANI VE AFGANİSTAN’DA TERÖRÜN GELECEĞİ Afganistan tarihi süreç içerisinde sürekli olarak çatışmaların, savaşların ve işgallerin sürekli hüküm sürdüğü bir ülke olarak var olmuştur. Bu süreçlerde her zaman olduğu gibi en yoğun acıları da yerel halk omuzlamak durumunda kalmıştır. Barındırdığı birçok etnik kökenin yanısıra, zorlayıcı coğrafi yapısı ve ideolojik farklılıklar ve özellikle de dış etkenler ülkede istikrarlı bir yapının kurulamamasına sebep olmuştur. Ülkede artan yolsuzluklar ve ‘kukla yönetimlerin’ tesis edilmesi ülkede terörü ortaya çıkartan en büyük etkenlerden bir tanesi olmuştur. Ortaya çıkan terör örgütlerinden ülkeye en büyük zararı veren Afgan Talibanı; İslami Şeri hukuk kurallarının uygulandığı bir devlet kurma amacıyla Molla Muhammed ’in ruhani liderliğinde kurulmuş, 1996 yılında resmen varlığını ortaya koymuş ve 2001 yılına değin ülkede iktidarı sağlamıştır. 2001 yılından sonra, ABD öncülüğündeki koalisyonun ülkeyi işgal etmesi Taliban liderlerinin Pakistan sınırına kaçmalarına ve orada yeniden güç toplayarak Afganistan’da saldırılar gerçekleştirmesiyle zaman içerisinde ülkede yeniden iktidar alanı bulabilmelerine imkân sağlamıştır. ABD ve Taliban arasında da 2001’den bu yana süregelen 18 yıllık bir savaşta ABD finansal bağlamda trilyon dolarlara varan bir zarar görmüş bununla birlikte binlerce Amerikan askeri de hayatını kaybetmiştir. En nihayetinde de Taliban’la barış görüşmeleri için zemin hazırlama çalışmaları yapılmış ve birçok kez kesilen görüşmelere rağmen nihai kertede 29 Şubat 2020 tarihinde Afganistan’a barışı getirme antlaşması imzalanabilmiştir. Taliban ve ABD arasında gerçekleştirilen bu antlaşmanın Afganistan halkı lehine sonuçlanması pek de olası görülmemektedir. Bunun birçok sebebi bulunmaktadır. Sonuca götüren bir çatışma çözümü için çatışmanın altında yatan sosyal, politiki ekonomik ve psikolojik etkenlerin net bir şekilde ortaya konulması ve çözümlenmesi gerekmektedir. Bu uğurda yalnızca ülkede varlığını sürdüren koalisyon güçlerinin çekilmesi Taliban’ın dış güçlerden arındırılmış bir Afganistan amacına hizmet edebilir gibi görülebilir ancak Taliban tam anlamıyla tüm Afganistan’a hâkim olsa bile Taliban terörü sonlanmayacaktır. Yalnıcaz yasal bir boyut kazanacaktır. Bununla birlikte gerçekleştirilen ABD ve Taliban arasındaki savaşı bitirmeye yönelik olan bu antlaşma neticesinde Afganistan’daki Amerikan askerleri ülkeye geri döneceklerdir. Bu durum özellikle -Covid-19 dolayısıyla seçimler ertelenmez ise- Kasım 2020 seçimlerinde Trump yönetimi için bir avantaj sağlayabilecektir. Yani bu antlaşma Afganistan’a barış getirmekten ziyade Amerikan seçimlerine etki edebilecek türden bir etki potansiyeli taşımaktadır. Kaldı ki ABD ve Taliban arasında imzalanan antlaşmadan hemen sonra dahi Afgan güçleri ve Taliban arasındaki çatışmalar sürmüş ve 2020 yılının ilk üç ayında 500’den fazla sivil hayatını kaybetmiştir. Bu antlaşmanın sonuçlarının Afganistan üzerine etkisinin olumsuz olarak görünmesindeki bir diğer neden Afgan hükümetinin görüşmelere katılmamış olmasıdır. Afgan hükümeti antlaşma sırasında taraf olmamıştır bu durum sürecin sekteye uğramasının yahut bölgede terörün daha da tırmanmasının en büyük olası etkenlerinden birisi olacaktır. Ayrıca değinmek gerekir ki; Afganistan’da 1996’dan 2001 yılına değin iktidar olan Taliban yönetimi boyunca kadın ve çocuk hakları ciddi şekilde yok sayılmış ve şeriat kuralları gereğince çok katı cezalar ve yöntemler uygulanmıştır. 2001 yılında ABD koalisyonunun ülkeyi işgal etmesiyle halkın ABD’yi kurtarıcı olarak görmesine rağmen yıllarca süren savaş ülkedeki durumu çok daha istikrarsız bir hale getirmiştir. Bu antlaşmayla -elbette tam olarak planlandığı gibi sonuçlanacak olursa- ABD ve koalisyon güçlerinin ülkeden çekilecek olması ülkeyi daha da karmaşık ve sorunlu bir hale getirecek ve Taliban terörünün, Afgan hükümetine ve halkına yönelik daha da artmasını muhtemel hala sokacaktır. ABD’nin bir nebze de olsa önleyici gücü tamamen ortadan kalkacak ve Afgan halkının kaderi eğer ki Taliban, Afgan hükümetini devirecek olursa tüm ülke nezdinde katı şeriat kurallarını gerçekleştirecek olan Taliban’ın eline verilmiş olacaktır. Bu durum ülkedeki silahlı çatışmaları bir nebze çözecek olsa bile insan haklarının ihlalini -özellikle de kadınlar ve çocuklar üzerindeki- oldukça arttırması muhtemeldir. Bununla birlikte ülke içerisinde Taliban’ın uygulayacağı baskıyla halk ve diğer güçler kontrol altına alınabilse bile, radikal İslamcı düşüncelere sahip böylesi bir örgütün daha da radikalleşerek, Afganistan sınırlarını da aşarak, El Kaide’nin gerçekleştirdiği gibi uluslararası toplum için bir tehdit haline gelebileceği muhtemeldir.
  • KAYNAKÇA
  • ABD ve Taliban Anlaşma İmzaladı, Afganistan'daki Amerikan Askerleri 14 ay içinde çekilebilir". (2020, Şubat 29). bbc.com: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51688527 adresinden alındı Abdullaev, N. (2002). Chechens Fighting with the Taliban: Fact or Propaganda? Jamestown Foundation Global Research and Analysis. Acet, G. S., & Doğan, F. (2017). 11 Eylül Olayları Sonrası ABD-Afganistan İlişkileri: İstiladan İşbirliğine. Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 64. Afghan Conflict: Us and Taliban Sign Deal to End 18-year War. (2020, Şubat 29). bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-asia-51689443 adresinden alındı Afghan Taliban. (2018, Haziran). https://cisac.fsi.stanford.edu: https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/afghan-taliban#text_block_16833 adresinden alındı Afghan Taliban Close Ranks around New Leader. (2016, Şubat 5). https://english.alarabiya.net: https://english.alarabiya.net/en/News/gulf/2016/02/05/Afghan-Taliban-close-ranks-around-new-leader-.html adresinden alındı Afghan Taliban's Mullah Mansoor Killed in Us Strike. (2016, Mayıs 23). www.aljazeera.com: https://www.aljazeera.com/news/2016/05/taliban-leader-killed-drone-strike-160521204020111.html adresinden alındı Afghan war killing civilians despite US-Taliban peace deal: UN. (2020, Nisan 27). www.aljazeera.com: https://www.aljazeera.com/news/2020/04/afghan-war-killing-civilians-taliban-peace-deal-200427093342892.html adresinden alındı Afghanistan Profile, Timeline. (2019). www.bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-south-asia-12024253 adresinden alındı Afghanistan Taliban Could Double Opium Income Thanks to New Strain of High-yield Poppy Seed. (2015, Mayıs 5). CBSNews.com: https://www.cbsnews.com/news/afghanistan-taliban-double-opium-income-new-strain-high-yield-poppy-seed/ adresinden alındı Afghanistan: Taliban rejects call for ceasefire during Ramadan. (2020, Nisan 24). www.aljaazera.com: https://www.aljazeera.com/news/2020/04/afghanistan-taliban-rejects-call-ceasefire-ramadan-200424104202456.html adresinden alındı Ahmed, R. (1996). Taliban: Militant Islam, Oil, and Fundementalism in Central Asia. New Haven: Yale University Press. Aljazeera. (2017, 10 01). Who are the Kurds? Aljazeera.com: https://www.aljazeera.com/news/2017/05/kurds-170516072934887.html adresinden alındı Almukhtar, S. (2017, Ağustos 23). How Much of Afghanistan is Under Taliban Control After 16 Years of War with the U.S.? nytimes.com: https://www.nytimes.com/interactive/2017/08/23/world/asia/afghanistan-us-taliban-isis-control.html adresinden alındı Arı, T. (2014). Geçmişten Günümüze Ortadoğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi. Bursa: Nora. Arnoldy, B. (2009, Temmuz 31). In Afghanistan, Taliban kills more civilians than U.S. www.csmonitor.com: https://www.csmonitor.com/World/Asia-South-Central/2009/0731/p06s15-wosc.html adresinden alındı Ateşkes Sonrası Taliban'dan İlk Saldırı: 30 Ölü! (2018, Haziran 20). www.ntv.com: https://www.ntv.com.tr/dunya/ateskes-sonrasi-talibandan-ilk-saldiri-30-olu,q6tD0JESYkue6S5Pbw6SUw adresinden alındı Aydın, A. (2010). Afganistan'da Taliban Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Mezhebi Görüşleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü . Aziz, O. (2014, Haziran 8). The ISI's Great Game in Afghanistan. www.thediplomat.com: https://thediplomat.com/2014/06/the-isis-great-game-in-afghanistan/ adresinden alındı bbc.com. (2020, 03 25). bbc.com: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51812263 adresinden alındı Beg, R. (2001). Adı Afganistan'dı Taliban'ın eline nasıl düştü? . İstanbul: Turan Yayıncılık. Bozatay, D. A., & Meriç, İ. (tarih yok). Afganistan'da Şiddet ve Terörün Toplumsal Arkaplanı. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi SBF dergisi, 150-173. Chaliand, G., & Blin, A. (2016). Zelotlar ve Haşhaşiler. G. Chaliand, & A. Blin içinde, Terörizmin Tarihi Antikçağdan IŞİD'e (s. 65). İstanbul: Nora Kitap. Chouvy, P.-A. (2020). "Opium: uncovering the politics of the poppy. Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press. Citing rising death toll, UN urges better protection of Afghan civilians. (2011, Mart 10). https://unama.unmissions.org: https://unama.unmissions.org/citing-rising-death-toll-un-urges-better-protection-afghan-civilians adresinden alındı Clements, F. A. (2003). Conflict in Afghanistan: A Historical Encylopedia. California: ABCCLIO. (2011). COUNCIL DECISION 2011/487/CFSP. Brussels: Official Journal of the European Union . Council on Foreign Relations. (2020). cfr.org: https://www.cfr.org/interactives/taliban?cid=marketing_use-taliban_infoguide-012115#!/taliban?cid=marketing_use-taliban_infoguide-012115 adresinden alındı Counsil, U. N. (19, Aralık 2000). Security Council Resulution 1333 . www.globalpolicy.org: https://www.globalpolicy.org/global-taxes/49071.html adresinden alındı Counterextremism. (2018). The Taliban. www.counterextremism.com: https://www.counterextremism.com/threat/taliban adresinden alındı Çevik, H. (2005). Uluslararası Politikada Ortadoğu. Ankara: Nüve Kültür Merkezi. Demirel, E. (2002). Paylaşılamayan Ülke Afganistan. İstanbul: Kültür-Sanat . Dominguez, G. (2016, Ocak 21). How the Taliban Get Their Money. Deutsche Welle: https://www.dw.com/en/how-the-taliban-get-their-money/a-18995315 adresinden alındı Entous, A., & Barnes, J. E. (2014). Behind Bowe Bergdahl's Release a Secret Deal That Took Three Years. The Wall Street Journal. Fitchett, J. (2001, Ekim 26). What About the Taliban's Stinger? Nytimes.com: https://www.nytimes.com/2001/09/26/news/what-about-the-talibans-stingers.html adresinden alındı Foreign Terrorist Organizatiions. (2020, Nisan 08). www.state.gov: https://www.state.gov/foreign-terrorist-organizations/ adresinden alındı Forsythe, D. (1999). Encylopedia of human rights . Oxford University Press, 2. Gall, C. (2016, Aralık 06). Saudis Bankroll Taliban, Even as King Officially Supports Afghan Government. nytimes.com: www.nytimes.com/2016/12/06/world/asia/saudiarabia-afghanistan.html adresinden alındı Ghani, A. (2018, Haziran 27). I will Negotiate with the Taliban Anywhere. nytimes.com: https://www.nytimes.com/2018/06/27/opinion/ashraf-ghani-afghanistan-president-peace-talks-taliban-.html?rref=collection%2Ftimestopic%2FTaliba adresinden alındı Haddon, K. (2011). Afghanistan Marks 10 Years since War Started. Yahoo News. Hassan, S. M. (2011, Haziran 14). Afganistan Savaşı’nın Pakistan Siyasetine Etkileri (The Effects of Afghan War on Politics of Pakistan). bisav.org.tr: https://www.bisav.org.tr/Bulten/116/880/afganistan_savasi_nin_pakistan_siyasetine_etkileri__the_effects_of_afghan_war_on_politics_of_pakistan adresinden alındı ISIS: Russia Coordinating with Taliban Forces to Fight Terror Group. (2015, Aralık 24). www.ibtimes.com: https://www.ibtimes.co.uk/isis-russia-coordinating-taliban-forces-fight-terror-group-1534774 adresinden alındı Işık, M. (2018). Büyük Ortadoğu Projesi Nedir? Stratejik Düşünce Enstitüsü. Kanunu, T. M. (tarih yok). Mevzuat.gov.tr. Mevzuat.gov.tr: https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.33713.pdf adresinden alındı Khan, T. (2013, Mart 04). War-weariness?: Taliban May Launch Political Party. theexpresetribune.com: https://tribune.com.pk/story/515514/war-weariness-taliban-may-launch-political-party/?amp=1 adresinden alındı Khan, T. (2016, Temmuz 11). Mullah Mansoor Was about to Join Peace Talks. https://tribune.com: https://tribune.com.pk/story/1139173/mullah-mansoor-join-peace-talks-killed/ adresinden alındı Kosnikas, I. (2015, Şubat 19). Call the Taliban What They are- Terrorists. www.foreignpolicy.com: https://foreignpolicy.com/2015/02/19/call-the-taliban-what-they-are-terrorists/ adresinden alındı Kuehn, F., & Strick Van Linschoten, P. (2012). The Enemy We Created: The Myth of the Taliban- AlQaeda Merger in Afghanistan. Oxford University Press. Kurulu, D. E. (2012). Afganistan Ülke Bülteni. deik.org.tr: https://www.deik.org.tr/uploads/afganistan-ulke-bulteni.pdf adresinden alındı Maley, W. (2002). The Afghanistan Wars. Palgrave Macmillan, 225. Marshal, M., & Rahim, N. (2020, Mart 28). Taliban Attack Afghanistan Amid Growing Coronavirus Threat. www.nytimes.com: https://www.nytimes.com/2020/03/28/world/asia/taliban-afghanistan-coronavirus.html adresinden alındı Martin, G. (2017). Terörizm Kavramlar ve Kuramlar. Ankara: Adres Yayınları. McIntryre, J. (1998, Ağustos 21). U.S. Missiles Pound Targets in Afghanistan, Sudan. www.cnn.com: http://edition.cnn.com/US/9808/20/us.strikes.02/ adresinden alındı Moreau, R. (2009, Temmuz 25). America's New Nightmare. realclearpolitics.com: https://www.realclearpolitics.com/2009/07/26/america039s_new_taliban_nightmare_218449.html adresinden alındı Muzul, J. (2009). The Quetta Shura Taliban: An Overlooked Problem. International Relations Review. Office, N. A. (2019). NATO Glossary of Terms and Definions (English and French) . NATO. Oğuz, E. (2001). Hedef Ülke Afganistan. İstanbul: Doğan Kitapçılık. Öktem, E. (tarih yok). ULUSLARARASI HUKUKTA TERÖRİZM Tanım sorunu ve milli bağımsızlık hareketleri. İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi , 133. Pape, R. A., & Feldman, J. K. (2010). The Explotion of Global Suicide Terrorism and How to Stop. University of Chicago Press, 142. Peace, I. f. (2019, 11). http://visionofhumanity.org/about/. http://visionofhumanity.org/: http://visionofhumanity.org/app/uploads/2019/11/GTI-2019web.pdf adresinden alındı Pollowitz, G. (2014, Aralık 31). The Taliban Warns ISIS of Being Too Extreme. www.nationalreview.com: www.nationalreview.com/the-feed/taliban-warns-isis-being-too-extreme-greg-pollowitz/ adresinden alındı Profile: Taliban Leader Mullah Akhtar Mansour. (2015, Ekim 30). bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-asia-34405035 adresinden alındı Profile: Taliban Leader Mullah Akhtar Mansour. (2015, Ekim 30). bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-asia-34405035 adresinden alındı Proscribed Terrorist Organisations. (2020, Şubat 2020). assets.publishing.service.gov.uk: https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/869496/20200228_Proscription.pdf adresinden alındı Qazi, S. (2019, Ağustos 13). 'Peace deal is near': What we know so far about US-Taliban talks. www.aljazeera.com: https://www.aljazeera.com/news/2019/05/taliban-talks-peace-afghanistan-190510062940394.html adresinden alındı Rashid, A. (1996). Taliban: Militant Islam, Oil, and Fundamentalism in Central Asia. Yale University Press, 43. Rashid, A. (2010). Taliban: The Power of Militant Islam in Afghanistan and Beyond. I.B.Tauris. Rashid, A. (New Haven). Taliban. Yale University Press, 88. Relations, C. o. (2003). American Foreign Council: Taliban. www.cfr.org: www.cfr.org/afghanistan/taliban-afghanistan/p10551 adresinden alındı Relations, C. o. (2020). The Taliban. www.cfr.org: https://www.cfr.org/timeline/us-war-afghanistan adresinden alındı Roggio, B., & Radin, C. (2011). Obama Announces Rapid Drawdown of Surge Forces from Afghanistan. The Long War Journal . Roggio, B., & Weiss, C. (2017). Taliban Promotes 4 Previously Unidentified Training Camps in Afghanistan. FDD's Long War Journal. Rowman, & Littlefield. (2014). The World Almanac of Islamism. American Foreign Policy Council. Ruperez, J. (2006, 01 26). Un.org. un.org: https://www.un.org/sc/ctc/wp-content/uploads/2017/01/2006_01_26_cted_lecture.pdf adresinden alındı Sadat, K. (2019, Aralık 13). ABD-Taliban barış görüşmelerine ara verildi. www.aa.com: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-taliban-baris-gorusmelerine-ara-verildi/1673058 adresinden alındı Sadat, K. (2020, Mart 04). Afganistan'daki ABD güçlerinden Taliban ile anlaşma sonrası ilk hava saldırısı. www.aa.com.tr: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/afganistandaki-abd-guclerinden-taliban-ile-anlasma-sonrasi-ilk-hava-saldirisi/1754507 adresinden alındı Sadat, S. K. (2019, Aralık 13). ABD-Taliban barış görüşmelerine ara verildi. aa.com.tr: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-taliban-baris-gorusmelerine-ara-verildi/1673058 adresinden alındı Saikal, A. (2004). Modern Afghanistan: A history of Struggle and Survival. I.B. Tauris. Saray, M. (2002). Afganistan ve Türkler. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, 1. Semple, M. (2015, Ocak 5). Rhetoric, Ideology and Organizational Structure of the Taliban Movement. www.usip.org : https://www.usip.org/publications/2015/01/rhetoric-ideology-and-organizational-structure-taliban-movement adresinden alındı Shafiqi, H. (2019, Şubat 29). Afghanistan: The Long Road to Peace. bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-asia-51674103 adresinden alındı Shah, T., & Nordland, R. (2015, Temmuz 31). Taliban Pick New Chief and 2 Hard-Line Deputies. nytimes.com: https://www.nytimes.com/2015/08/01/world/asia/taliban-leader-announcement.html adresinden alındı Sharifi, S., & Adamou , L. (2018, Ocak 31). Taliban Threaten 70% of Afghanistan, BBC Finds. bbc.com: www.bbc.com/news/world-asia-42863116 adresinden alındı Siddique, A. (2016, Mart 02). Aziz Admits Pakistan Housing Afghan Taliban Leaders. https://www.dawn.com: https://www.dawn.com/news/1243093 adresinden alındı State, U. D. (1999, Mayıs 24). Usama Bin Ladin: Pressing High Level Taliban Official Jalaluddin Haggani on Bin Ladin. https://nsarchive2.gwu.edu: https://nsarchive2.gwu.edu/NSAEBB/NSAEBB389/ adresinden alındı State, U. D. (tarih yok). Foreign Relations and Intercourse. Washington DC: Departmen Of State . Şahinoğlu, M. C., & Ateş, A. (2017). Ortadoğu'da Darbelerin Arka planı ve Mısır Örneği . TESAM Akademi Dergisi. Taliban Admit Covering up Death of Mullah Omar. (2015, Ağustos 31). www.bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-asia-34105565 adresinden alındı Taliban Heyeti 18 yıl aradan sonra ilk kez Kabil'de . (2020, 04 01). tr.euronews.com: https://tr.euronews.com/2020/04/01/taliban-heyeti-18-yil-aradan-sonra-ilk-kez-kabil-de adresinden alındı The Gitmo Detainees Swapped for Bergdahl: Who Are They? (2014, Mayıs 31). Cnn.com: https://edition.cnn.com/2014/05/31/us/bergdahl-transferred-guantanamo-detainees/index.html adresinden alındı The Quetta Shura Taliban: An Overlooked Problem. (2009). International Affairs Review. The Taliban Have Run Ouf Of Money Just As U.S. Troops Prepare To Leave Afghanistan. (2014, Şubat 3). ibtimes.com: https://www.ibtimes.com/taliban-have-run-out-money-just-us-troops-prepare-leave-afghanistan-1552964 adresinden alındı U.S. War in Afghanistan . (2020). cfr.org: https://www.cfr.org/timeline/us-war-afghanistan adresinden alındı US Department of State, B. o. (tarih yok). state.gov. state.gov: https://www.state.gov/foreign-terrorist-organizations/ adresinden alındı Walsch, J. (2017, Mart 14). Funding Terrorism: Taliban Earns $15M A Year From Pistachios In Afghanistan. ibtimes.com: https://www.ibtimes.com/funding-terrorism-taliban-earns-15m-year-pistachios-afghanistan-2508055 adresinden alındı White, J. (2002). Terrorism. Stamford Wadsworth Thomas Learning. Who are the Taliban? (2015, Ekim 29). www.bbc.com: https://www.bbc.com/news/world-south-asia-11451718 adresinden alındı Zachary, L. (2014, Haziran 4). The Taliban in Afghanistan. www.cfr.org: https://www.cfr.org/backgrounder/taliban-afghanistan adresinden alındı
Toplam 7 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Türkçe
Konular Siyaset Bilimi
Bölüm Araştırma Makaleleri
Yazarlar

Göktuğ Sönmez 0000-0001-5067-4693

Gökhan Bozbaş 0000-0003-3715-8402

Serhat Konuşul 0000-0002-9202-2949

Yayımlanma Tarihi 27 Aralık 2020
Gönderilme Tarihi 28 Mayıs 2020
Kabul Tarihi 16 Aralık 2020
Yayımlandığı Sayı Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 2

Kaynak Göster

APA Sönmez, G., Bozbaş, G., & Konuşul, S. (2020). AFGAN TALİBANI: DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI. Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 2(2), 59-77.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.