Uluslararası çevre rejimlerinden biri olan Biyolojik Çeşitlilik Rejimi, ek protokolleriyle birlikte, özellikle biyo-teknolojideki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan yeni tehdit alanlarına işaret etmek ve bu konuda devletlerarasındaki işbirliği yollarını oluşturmak amacıyla yürürlüğe girmiştir. Küresel sermayenin ve genetiği değiştirilmiş organizmaların ulusal biyolojik kaynaklara yönelik tehlike oluşturması, gıda konusunu yeni bir tehdit alanı haline getirmiş ve dolayısıyla devletlerin güvenlik algılamalarına yeni bir boyut eklemiştir. Bu çerçevede, biyolojik kaynaklara sahip olma ve çeşitliliğini koruma altına alma kapasitesi artık devletlerin birbirlerine olan göreli güçlerinin kıyaslandığı bir mesele haline gelmiştir. Çok uluslu şirketlerin, geleneksel üretimi giderek zayıflatması da, tek başına devletlerin mücadele edebilirliğini azaltmıştır. Çevresel bir sorun olan biyolojik çeşitliliğin azalmasının tüm insanlığı ve geleceği de etkileyen bir unsur olarak uluslararası gündeme alınması, uluslararası kurumlar aracılığıyla devletlerin kendi çıkar ve güçlerini koruma altına alma isteklerini göstermektedir. Bu açıdan, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi genelinde, Cartagena biyo-güvenlik protokolü özelinde mesele incelenecek olursa, hem neorealist hem de neoliberal yaklaşımların, bu rejimin meydana gelmesi ve işleyişini açıklamaya yardımcı olacağı açıktır.
Biyolojik Çeşitlilik Rejimi Cartagena Protokolü Gıda Güvenliği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mayıs 2022 |
Kabul Tarihi | 25 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 4 Sayı: 1 |