18. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun tedricen düşüşe geçtiği, buna karşın hala dünyanın sayılı güçlü devletlerinden biri olduğu bir asırdır. Bu dönemde Büyük Britanya ise Avrupa’nın yükselen siyasal güçlerinden biri konumundadır. Temelde bir ada devleti olan Britanya, coğrafi konumu nedeniyle deniz aşırı bir genişleme politikası takip etmişti. Britanyalılar, denizci bir millet olarak ticarete yönelmişler ve merkantalist iktisadi düşünceyi benimseyerek, dünyanın çeşitli noktalarında ticaret üsleri kurmuşlardı. Osmanlı İmparatorluğu, Balkanlar’a Ortadoğu’ya ve Doğu Akdeniz’e hâkim bir devlet olarak, Britanyalılar için kritik öneme sahip bir devletti. 1765 yılında Kral III. George, Venedik elçisi olan John Murray’i, İstanbul’a büyükelçi olarak tayin etmişti. Britanya dışişleri bu atamayı yaparken, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli bir diplomatik aktör olduğunun farkındaydı ve Venedik’te başarılı bir büyükelçilik dönemi geçiren Murray’e, yeni görevinde güveniliyordu. Başlangıçta, Murray’nin sakin bir ortamda başlayan ve ticaret odaklı olan bu görevi, Osmanlı ile Rusya arasında gerilimin artmasıyla beraber farklı bir boyut kazanmıştı. Rusya’nın Lehistan’a hâkim olma isteği, Leh milliyetçilerinin Osmanlı’dan yardım istemesine sebep olmuş ve Osmanlı İmparatorluğu Rusya’ya savaş açmıştı. Büyük Britanya’nın Rusya olan iyi ilişkileri, Murray’nin siyaseten altından kalkmasının zor olduğu bir durumla karşılaşmasına neden olmuştu. Çalışmamızda Murray’nin görev süresi boyunca İstanbul’daki diplomatik ilişkiler ve Britanya elçiliğinin perspektifinden Osmanlı başkentindeki günlük hayat ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |