Translation is an obligation that is brought by multiculturalism. It becomes a necessity during recognizing and pattern the dominant culture. It gets different societies to understand and compromise with each other. The translation which is one of the primary elements organizes the transaction of knowledge and culture. It also is the shortest way for human being to learn the outside world.
The societies that want to meet translation needs try different methods and sometimes they established institutions to have the best translation. These efforts, in time, led up to born science of translation as a discipline. In the modern world, the societies that have this discipline have a significant advantage to know and communicate with other nations. On the other hand, the societies that do not have this discipline are exposed to harm that is caused by translation.
In the middle of 1600s, first translations were primarily on subjects such as lexicon (language), culture, religion, in the East. When we consider it from the point of Turkish culture, the attention of the East toward the West began the 1850s. This date, at the same time, was the period when the Ottoman Empire adopted innovation as a government policy. Therefore, first translation works were limited to martial and geographical topics that were dedicated to recognizing and understanding Western culture.
Turkish Literatüre Translation The Science of Translation Literary Newness Language Comparison
Çeviri, çok kültürlülüğün beraberinde getirdiği bir zorunluluktur. Çeviri, baskın kültürün tanınması, örnek alınması sırasında bir ihtiyaç haline dönüşür. Çeviri, farklı toplumların birbirleriyle anlaşmasını ve tanımasını sağlar. Bilgi ve kültür alışverişini düzenleyen temel etmenlerden bir olan çeviri, insanoğlunun kendi dışındaki dünyayı öğrenmesinin en kestirme yoludur.
Çeviri ihtiyacının karşılanabilmesi için çeşitli yollara başvuran toplumlar bunun için zaman zaman müesseseler oluşturmuş ve bu işi en doğru şekilde yapmaya çalışmışlardır. Bu çabalar zaman içinde adına çeviri bilim dediğimiz bir disiplinin doğmasını sağlar. Yenidünya düzeninde bu disipline sahip olan toplumlar kendi dışındaki dünyayı tanıma ve anlama konusunda çok büyük avantajlara sahip oldular. Bu disiplinden uzak toplumlar ise çevirinin mevcut dil ve kültüre verdiği zarara maruz kaldılar.
1600’lü yılların ortalarında Doğu’dan yapılan ilk çeviriler, başta sözlük (dil), kültür, din gibi konularda yapılır. Türk kültürü açısından düşündüğümüzde Doğunun Batı’ya ilgisi 1850’li yıllarda başlar. Bu tarih, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin yenileşmeyi bir devlet politikası haline getirdiği yıllara rastlar. Bu yüzden yapılan ilk çeviriler, askeri ve coğrafi konular başta olmak üzere Batı medeniyetini tanıma ve anlamaya yönelik eserle sınırlı kalır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |