Aruz ilminin tarihî gelişimine bakıldığında temellerinin Arap edebiyatında ortaya atıldığı ve sistemleştirildiği görülmektedir. Arap edebiyatı menşeli olan aruz daha sonraları Farslıların İslamiyet’i kabulüyle birlikte birtakım değişikliklerle Fars edebiyatında kullanılmıştır. Türk edebiyatına aruz Fars edebiyatının etkisiyle girmiştir. Klasik Türk şairleri Arap aruzundan ziyade bazı değişikliklere uğratılan Fars aruzunu daha çok benimsemişlerdir. Tarihî süreçte aruz kaideleri ve kalıpları hakkında bilgi veren çok sayıda aruz risalleri yazılmıştır. Bu şahsiyetlerden biri de klasik Fars edebiyatı âlim, şair ve mutasavvıflarından Nureddin Abdurrahman Câmî (ö. 1492)’dir. Daha çok Molla Câmî unvanı ile tanınan şair, yazdığı eserlerle Osmanlı sahası üzerinde etkili olmuş bir şahsiyettir. Molla Câmî’nin eserleri klasik Türk edebiyatı müellifleri tarafından defalarca tercüme ve şerh edilmiştir.
Molla Câmî’nin kaleme aldığı Risâle fî’l-Arûz adlı eser, aruz kaideleri, bahirleri ve vezinleri hakkında bilgi vermektedir. Bu eser, XIX. yüzyıl şair ve şârihlerinden Seyyid Ahmed Sâfî tarafından Câm-ı Muzaffer adıyla şerh edilmiştir. Seyyid Ahmed Sâfî bu eserinde, klasik Türk şiirinin önemli bir konusu olan aruz ilmini çok yönlü olarak ele almış ve Molla Câmî’nin eserini başarılı bir şekilde şerh etmiştir. Bu çalışma iki kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısımda Seyyid Ahmed Sâfî’nin hayatı, edebî şahsiyeti ve eserleri hakkında bilgi verilecektir. İkinci kısımda Câm-ı Muzaffer adlı eser, şekil ve muhteva özellikleri açısından incelenecek, şârihin şerh metodu maddeler halinde sıralanacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |