Countries that have embarked on the capitalist adventure that began with the advent of industrialisation in the West, and that have adopted neo-liberal economic policies, have initially prioritised a process of growth aimed solely at economic development. Thus, for centuries, many communities, societies and countries have constantly sought to increase the material well-being of their members. From this perspective, there has been a widespread belief that increasing material well-being is largely dependent on the extraction of the natural resources that form the basis of life on earth. This belief has been reshaped with the invention of 'sustainable development', which recognises the emergence of an imbalance between economic and human development and ecological limits, while the ecological perspective regards this as mere rhetoric. While ecological movements have criticised the concept of sustainable development from various angles, current debates in the academic literature on whether this concept is truly sustainable have also addressed its social and economic dimensions. This study examines the negative effects of historical development models on the overuse of natural resources and environmental degradation, and discusses the ecological perspective's critique that the economic growth-oriented structure of sustainable development may, despite its goal of environmental protection, endanger environmental sustainability in the long run.
Sanayileşmenin Batı'da ortaya çıkmasıyla birlikte başlayan kapitalizm serüveninde yol alan ve neoliberal iktisadi politikaları belirleyen ülkeler, başlangıçta sadece ekonomik gelişmeyi amaçlayan bir büyüme sürecini öncelemiştir. Bu nedenle, yüzyıllar boyunca birçok topluluk, toplum ve ülke, üyelerinin maddi refahını sürekli olarak artırma çabası içinde olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, maddi refahın artırılması büyük ölçüde, dünya üzerindeki yaşamın temelini oluşturan doğal kaynakların çıkarılmasına bağlı olduğu inancı yaygınlaşmıştır. Bu inanç, ekonomik ve insani gelişme ile ekolojik sınırlar arasındaki dengesizliğin ortaya çıktığını kabul eden “sürdürülebilir kalkınma”nın icadıyla yeniden şekillenmeye başlamış, ekolojik perspektif ise bu durumu sadece bir retorik olarak değerlendirmiştir. Ekolojik hareketler, sürdürülebilir kalkınma kavramını çeşitli açılardan eleştirirken, bu kavramın gerçekten sürdürülebilir olup olmadığına dair literatürdeki güncel tartışmalar; toplumsal ve ekonomik boyutlarını da ele almıştır. Çalışma ile tarihsel kalkınma modellerinin doğal kaynakların aşırı kullanımı ve çevresel tahribat üzerindeki olumsuz etkileri incelenmiş; sürdürülebilir kalkınmanın çevreyi koruma amacına rağmen, ekonomik büyüme odaklı yapısının uzun vadede çevresel sürdürülebilirliği tehlikeye atabileceği konusunda ekolojik perspektifin getirmiş olduğu eleştiriler çeşitli çalışmalarla birlikte ele alınmıştır.
Sürdürülebilirlik Kapitalizm Sürdürülebilir kalkınma Ekoloji
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politik Ekoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 24 Eylül 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 9 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 14 Sayı: 3 |