Coğrafi konumu itibariyle Balkanlar, özellikle Osmanlı Devleti zamanında ülkemiz açısından oldukça önemli bir konumda yer almıştır. Önemli ticaret rotalarının üzerinde bulunan bu topraklar aynı zamanda o dönemki Osmanlı Devleti’nin özellikle anakara ve başkentinin savunmasında ileri karakol konumda da kullanılmıştır. Oldukça önemli olan bu topraklar günümüzdeki yapısı itibariyle o dönemki yapısından oldukça farklılaşmış, geçtiğimiz dönemde meydana gelen savaşlar ve Osmanlı Devleti’nin dağılmasına giden süreçte yaşadığı güç kaybı sonucunda bölgeden çekilmeye başlaması ve anakara savunmasına önem vermesi sonucu oluşan boşluğu fırsat bilen etnik grupların yapmış oldukları isyan ve iç savaşlar sonucu günümüzde pek çok ülkeye ayrılmıştır. Günümüzdeki yapısı itibariyle Balkan coğrafyasında; Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ülkeleri ve ülkemizin Trakya bölgesi bulunmaktadır.
Balkanlar coğrafyası ile olan tarihi bağımız ve uzun yıllar bölge üzerinde bulunan hakimiyetimiz sonucunda bölgede hiç azımsanamayacak bir sayıda olan Türk ve Müslüman nüfus oluşmuştur. Bölgedeki güç kaybı ve oluşan gerilemeler sonucu Hristiyan ve Müslümanlar arası sorunlar yaşanmaya başlamış, batı ülkelerinde desteğini alan Hristiyan toplum, Müslümanlara ırkçı saldırı ve soykırım olarak adlandırabilecek olan yaklaşımları sonucu büyük kitleleri göç etmeye mecbur bırakan bir süreçler silsilesi yaşanmıştır. Oluşan bu nüfus hareketi ve gerçekleşen mübadeleler sonucu ülkemize çok büyük rakamlarda Balkan göçmeni birey gelmiş ve ülkemizin çeşitli yerlerine nüfus yapısını da bozmayacak şekilde yerleştirilmiştir.
Her toplumun kendine özgü kültürel özellikleri bulunur ve bu özellikler özellikle göç gibi zorunlu nedenlerde yeni yerleştikleri bölgelere uyum süreçlerini oldukça uzatır ve hatta bazı toplumlarda mümkün olmaktan çıkarır. Yine de bahsettiğimiz bu durum balkanlardan ülkemize yaşanan göç sürecinde pek yaşanmamıştır çünkü yüzyıllar boyu aynı bayrak altında olmamız ve Müslüman olunması sonucu bu süreç daha az sancılı geçmiştir. Ortak noktalarımız ve kültürlerimiz birbirine oldukça fazla benzese bile yine de alışma süreci az da olsa göçmenler ve yerel halk arasında sıkıntılara sebebiyet vermiştir. Bu durumları kolayca aşmak ve oluşabilecek sorunları kolayca aşmak amacıyla göçmenler kurdukları dernekler aracılığıyla birbirlerinden kopmamayı tercih etmişlerdir.
Eski dönemlerde dernekler çalışma ve faaliyetlerini geleneksel yollarla yaparken günümüzde gelişen teknoloji sayesinde ortaya çıkan sosyal medya uygulamaları üzerinden anlık olarak iletişime geçerek dernek üyelerine ulaşım oldukça kolay hale gelmiş ve yardımlaşma ve sorunlara çözüm süreci oldukça hızlı bir hale gelmiştir. Keza bu teknolojik gelişmeler ışığında kişiler kendi aralarında ve hatta göç etmiş oldukları topraklardaki akraba ve tanıdıkları ile iletişim, göç etmiş oldukları toprakları tanıma konusunda kolaylık, oralarda yaşanan gelişmeleri anlık olarak takip etme ve bu gibi kolaylıkları hayatımıza katmıştır. Bu çalışmanın temel amacı; Balkan Savaşları sonrasında yaşanan gelişmeler konusu ülkemize yerleşmek durumunda kalan göçmenlerin, göç ettikleri topraklarda yaşayan akrabaları ile iletişimlerinin devam edip etmediği konusu, bu iletişiminde sosyal medya uygulamalarının nasıl bir rol oynadığı, bu iletişimin yaşamış olduğumuz pandemi süreci ile birlikte çeşitli aksaklıklara uğrayıp uğramadığı konusu ve iletişimde artış veya düşüş göstermiş olup olmadığının tespitinin analizi amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 4 Sayı: 2 |