1990’da genç ve acemi bir araştırmacı adayı olarak girdiğim İSAM’da, Akün
hocamızı TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA) çalışmaları çerçevesinde tanımış, daha
sonra Divan Edebiyatı kitabını yayına hazırlarken duyuşunu ve bilgi derinliğini yakından keşfetmiştim. 2 Mayıs 2016’daki bir ders esnasında vefat haberini
aldığımda ise, “bir âlimin ölümü, bir âlemin ölümü gibidir” sözünün anlamını
bir kez daha derin bir teessürle idrak ettim. Gerçekten öyle değil mi? Bir âlimin
ölümüyle, bazen bir derya gibi olan bir bilgi ve duyuş derinliğini de beraberinde
kaybetmiyor muyuz?
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |