Tarih araştırmalarında muayyen bir bölgeyi tüm coğrafî özellikleri ve be- lirli bir çerçeve içerisinde incelemek meşakkatli bir iştir. Doğal coğrafî şartların yanı sıra inşa edilmiş coğrafyayı da içeren bir araştırmanın daha da büyük zor- luklarla tamamlanacağı aşikârdır. Başlangıçta coğrafya ve tarih dünyayı anlama veya anlamlandırma sürecinde birbirlerinden farklı metodolojik yaklaşımlara sa- hip olsalar da esasında birbirleriyle doğrudan ve dolaylı bir etkileşim içerisinde oldukları malumdur. Bu sebeple tarih ve coğrafyanın iç içe geçen bir araştırma alanı oluştururken yöntemsel bir muhafazakârlığa sıkışıp iki alandan birini veya diğerini görmezlikten gelmek bilimsel açıdan uygun olmaz. Coğrafya ve tarihin sarmallanan bu yapısı bölgeleri, halkları, kültürleri ve davranışları farklı zaman aralıkları dâhilinde anlamak için de yeni ve yararlı bakış açıları sunar. Avrasya’nın coğrafî ve tarihî serüveni göz önünde bulundurulduğunda, Kafkasya’nın dikkat çekici bir tarihsel coğrafyadır. Bölge, sahip olduğu zorlayıcı coğrafî özellikler ile antik çağın sonlarından ortaçağın ilk dönemlerine kadar Karadeniz’in kuzeyinde bulunan göçebe ya da yarı göçebe kavimlerin Küçük Asya ve İran platolarındaki yerleşik toplumları yağmalamalarının önünde ciddi bir engel oluştururken, 18. yüzyıla gelindiğinde diğer siyasî-askerî yapılara nispeten ileri bir seviyede askerî ve idarî mekanizmaya sahip olan emperyal bir gücün, yani Rusya’nın önünde bir set hâline gelecekti.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sosyoekonomik Tarihi |
Bölüm | KİTÂBİYAT |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 62 Sayı: 62 |