Müslümanlar üzerine gerçekleştirilmesi planlanan ancak Ortodoks Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’te son bulan IV. Haçlı Seferi (1202-1204), Venedik Cumhuriyetine büyük imkanlar sağlamıştır. Zira Haçlılara sağladığı donanma desteği sayesinde seferi başarıya taşıyan güç olarak Venedik müttefiklerinden pek çok ayrıcalık elde etmiştir. Bunun en açık yansıması ise Partitio Romaniae’da görülür. Bizans coğrafyasının Haçlılar ve Venedik tarafından paylaşıldığı bu belge ile Cumhuriyet İyon Denizi’nden Konstantinopolis’e kadar uzanan alanda pek çok irili ufaklı ada ve beldeyi ele geçirmiştir. Belirlenen yerler Doğu Akdeniz ticaret yollarının güvenliğini sağlamak adına oldukça stratejik konuma sahiptir. Ancak Venedik gibi bir deniz cumhuriyetinin birbirinden bu kadar uzak beldeleri elde tutması mümkün değildir. Zira bunun için gerekli olan askerî ve malî kaynaklardan yoksundur. Bundan dolayı Cumhuriyet paylaşım antlaşmasında doğrudan hâkimiyet kurmadığı her beldeye vasal atama yoluna gitmiştir. Merkeze bağlı kalacaklarından emin oldukları için Venediklilere öncelik verilse de başka milletlerden idareciler de vasal olarak Venedik’e biat etmişlerdir. Ancak söz konusu coğrafyanın kaotik durumundan ötürü vasallık politikasının beklenilen etkiyi yaratmadığı açıkça görülmektedir. Bu makalede, Venedik’in vasal atadığı altı farklı bölge mercek altına alınmıştır. Taraflar arasındaki antlaşmalar Türkçeye çevrilerek Cumhuriyetin hangi kıstaslar çerçevesinde politikalar ürettiği ve bunların nasıl sonuçlar doğurduğu incelenmiştir.
The Fourth Crusade (1202-1204), which was planned to target Muslims but ended in the capital of Orthodox Byzantium, Constantinople, provided great opportunities to the Venetian Republic. Thanks to the naval support it provided to the Crusaders, Venice, as the driving force behind the successful campaign, gained many privileges from her allies. The most evident reflection of this can be seen in the Partitio Romaniae, where the territories of Byzantium were divided between the Crusaders and Venice. Through this document, the republic assumed the ownership of numerous small and large islands and towns in the area that extended from the Ionian Sea to Constantinople. The designated locations held a strategic position to ensure the security of the trade routes in the Eastern Mediterranean. However, it was feasible for a maritime republic like Venice to maintain control over distant territories. It lacked the necessary resources, both in terms of military and finances. Therefore, as a result, the republic followed a policy of appointing vassals to oversee the territories it didn't directly establish control over. Although priority was given to Venetians due to their loyalty, administrators from other nations also became vassals under Venice. Yet, due to the chaotic state of the region in question, it's evident that the vassal policy didn't yield the expected results. This article examines six different regions where Venice appointed vassals. The agreements between the parties were translated into Turkish, and the criteria under which the republic produced policies and how these resulted were examined.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bizans Tarihi, Ortaçağ Avrupa Tarihi, Ortaçağ Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nde yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası