Bu çalışma, 13. yüzyıl Anadolu’sunda Moğol–İlhanlı hâkimiyetiyle derinleşen siyasal ve toplumsal kırılmaların halk belleğinde nasıl anlamlandırıldığını, Sivas ve Tokat’taki mimari yapılar üzerinden incelemektedir. 1243 Kösedağ Savaşı sonrasında ortaya çıkan otorite boşluğu, vergilendirme politikaları, savaş ve infaz anlatıları, dönemin mimari yapılarının halk tarafından travmatik hafıza mekânlarına dönüştürülmesine zemin hazırlamıştır. Gök Medrese, Çifte Minareli Medreseler, Halfe Mezarlığı, Kırk Kızlar Türbesi, Sümbül Baba Zaviyesi ve Sentimur Türbesi gibi yapılar, yalnızca tarihsel süreçlerin maddi izlerini taşıyan anıtlar değil; efsaneler, ritüeller ve sözlü anlatılar aracılığıyla kolektif bellekte yeniden anlamlandırılmış kültürel merkezlerdir. Sivas’ta vezirlerin siyasal meşruiyet arayışını yansıtan çifte minareli mimari gelenek, Tokat’ta kadın banilerin inşa faaliyetleriyle ortaya çıkan farklı bir bellek dokusuyla karşıtlık oluşturmaktadır. Çalışma, halk anlatılarının yalnızca geçmişi aktaran sözlü ürünler olmadığını; mekân üzerinden şekillenen toplumsal travmaları, kutsiyet algısını ve yerel kimliği taşıyan kültürel araçlar olduğunu ortaya koymaktadır. Kuramsal çerçevede Maurice Halbwachs’ın kolektif hafıza yaklaşımı ile Pierre Nora’nın hafıza mekânı kavramı temel alınmış; ayrıca sözlü tarih, folklor–tarih ilişkisi ve efsane kuramlarından yararlanılmıştır. Araştırma, nitel içerik analizi yöntemiyle yazılı kaynaklar, alan gözlemleri ve sözlü kültür verilerini bir araya getirerek mimari yapıların halk belleğindeki çok katmanlı işlevlerini analiz etmektedir. Sonuç olarak çalışma, mimari yapılar ile sözlü kültür arasındaki ilişkinin, Anadolu’nun tarihsel travmalarını ve kültürel süreklilik mekanizmalarını anlamada temel bir anahtar sunduğunu göstermektedir.
Sivas Tokat Kösedağ Savaşı Hafıza Mekanları Şehir Efsaneleri Halk Bilimi Sözlü Tarih
Çalışma konusu etik kurul iznini gerektirmemektedir. Bu çalışmanın tüm hazırlanma süreçlerinde etik kurallara uyulduğunu beyan ederim.
This study examines how political and social ruptures that deepened under Mongol–Ilkhanid dominance in thirteen century Anatolia were interpreted and internalized within collective memory as reflected in the architectural structures of Sivas and Tokat. The power vacuum that emerged after the Battle of Kösedağ in 1243—combined with heavy taxation policies, narratives of war and executions, and widespread instability—enabled these monuments to be reconfigured by the public as sites of traumatic memory. Structures such as the Gök Medrese, the Double-Minaret Madrasas, Halfelik Cemetery, the Kırk Kızlar Mausoleum, the Sümbül Baba Dervish Lodge, and the Sentimur Tomb are not merely architectural remains of historical processes; rather, they have been reinterpreted within collective memory as cultural centers through legends, rituals, and oral narratives. In Sivas, the double-minaret architectural tradition reflects the political legitimacy strategies of Seljuk viziers, while in Tokat, the construction activities of female patrons create a contrasting memory texture shaped by gendered dimensions of piety and patronage. The study demonstrates that folk narratives are not simply oral products transmitting the past; instead, they function as cultural instruments that articulate social trauma, sacralization, and local identity through their associations with place. The theoretical framework draws upon Maurice Halbwachs’ concept of collective memory and Pierre Nora’s notion of lieux de mémoire, supplemented by approaches from oral history, folklore–history relations, and legend studies. Through qualitative content analysis, the research integrates written sources, field observations, and oral cultural data to reveal the multilayered functions of architectural structures in popular memory. Ultimately, the study shows that the relationship between architecture and oral tradition offers a key to understanding Anatolia’s historical traumas and the mechanisms of cultural continuity.
Sivas Tokat Battle of Kösedağ Memory Spaces Urban Legends Folklor Oral History
The subject of the study does not require ethics committee permission. I declare that ethical rules have been complied with in all preparation processes of this study.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Ortaçağ Halk Kültürü |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 16 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 15 Aralık 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 2 |
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nde yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası