İbn Sina ve İbn Nefis başta olmak üzere, XII. ve XIII.
yüzyıllarda tıp eserlerinin büyük bir çoğunluğu Arapçadan Latinceye çevrilmiş
ve Tıp alanındaki bilgiler, Batı’ya bu yolla aktarılmıştır. Tıp bilimi, Orta
Çağ Avrupa'sında oldukça yavaş bir gelişme göstermiştir. Tıp açısından sadece
astrolojiyle birleşme yolunda bir ilerleme olmuştur. Bununla beraber XII.
yüzyılda İslam Tıp metinlerinin yavaş yavaş Batı dünyasına gelmeye başlamasıyla
durum az da olsa değişmeye başlamıştır. Bu eserlerin ilk dikkate değer etkisi,
İtalya’da Bolonga üniversitesinde görülmüştür. Mondino de Luzzi, bu şehirde
1312 yılında “Anatomisa Mundini” (Mondino’nun Anatomi Kitabı) adlı
eserini tamamlamıştır. Bu eser, insan kadavrası üzerinde çalışma yapılırken
yüksek sesle okunmak üzere yazılmıştır. Bolonga Üniversitesi, bu dönemde
Avrupa’nın önde gelen hukuk okuludur. İhtiyaçtan dolayı burada otopsi
çalışmaları da yapılmıştır. Ancak bu uygulamayı eğitimin bir tamamlayıcısı
olarak Tıp eğitimine dâhil eden, büyük bir olasılıkla Mondino olmuştur. Bu
durum, gözden kaçırılmayacak kadar önemlidir. Çünkü Rönesans Tıbbı, bundan çok
yararlanmıştır. Ayrıca Rönesans Tıbbının Mondino’nun Yunancasından değil de
Arapça eserlerden daha çok etkilendiğini söyleyebiliriz.
Her ne kadar kadavra çalışmalarını başlatmış ve yeni
anatomi terimleri türetmiş olsa da Mondino’nun bakış açısı, genel olarak Orta
Çağ boyunca olduğu gibi hala Galenos’un doğrultusunda ilerlemekteydi. Bu bakış
açısı, XVI. yüzyıla kadar değişmemiştir. Değişim, ünlü bilgin Andreas Vesalius
sayesinde olmuştur. Dönemin ünlü okullarından Louvain’de lisans derecesini, Padua’daki Tıp okulunda ise
yüksek lisansını yapmıştır. İki gün süren bir sınavdan sonra ise tabip
derecesini almıştır. Ertesi gün ise Cerrahi ve Anatomi hocalığı görevine
getirilmiştir. Eseri, “De Humani Corporis Fabrica (İnsan Vücudunun
Yapısı)” 1543’te yayınlanmıştır. Böylece onun bu çalışmalarıyla birlikte
Galenosçu görüş, yıkılmaya başlamıştır. Orta Çağ’da İslam dünyasında başlayan
Tıp bilimi Batı’ya da aktarılmıştır. Batı’nın Rönesans döneminde Tıp alanındaki
gelişiminin temelinde İslam Tıbbının olduğunu söyleyebiliriz. Doğu’daki Tıp
anlayışı, Batı’ya ilham vermiş ve yol göstermiştir. Bilim ve medeniyet, her
ikisi de kültürler arasındaki etkileşimle gelişir. Bu etkileşim olmazsa,
bilimin ve medeniyetin ilerlemesi mümkün değildir. Bilim ve medeniyet
olgularının farklı bakış açılarından oluşan heterojen bir yapıya sahip olduğunu
da unutmamak gerekir. Bu çalışmada Tıp ve Tababetin Geç Orta Çağ Avrupa’sındaki
durumu ele alınıp değerlendirilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nde yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası